Muğla’nın Milas ilçesi yaşayanları, Limak Holding ve İÇTAÇ’ın ortak projesi olan YK Enerji’ye kömür sağlanması için Akbelen Ormanı’nın maden işletmeciliğine tahsisi, maden işletme ruhsatı ile izninin iptali için yıllardır hukuk savaşı veriyor. Çeşitli eylemler ve yürüyüş ile protestolarla sesini duyuran Muğlalı çevreciler yeni yıla 4. kez Akbelen Direniş Çadırı’nda girdi. Çadırdan verdikleri yeni yıl mesajlarında, “Bu kavga bitmeyecek” dediler.
Çevreciler, Akbelen Ormanı'nın yok edilmesini engellemek amacıyla çeşitli eylemler, yürüyüşler ve protestolarla seslerini duyurmayı sürdürdü. Akbelen Direnişi, sadece yerel halkın değil, çevre dostlarının da katıldığı bir dayanışma hareketine dönüştü. Yeni yıla yine çadırda giren direnişçiler, “Bu kavga bitmeyecek” diyerek, mücadelenin her koşulda devam edeceğini ve ormanın yok edilmesinin engelleneceğini bir kez daha vurguladılar.
BİR TEYZEMİZ FERYAT EDERKEN DİĞERİ KENARDA AĞLIYOR
Meydanlarda verilen direnişin ardından sürdürülen hukuk savaşı ve sosyal medya paylaşımlarında hatırlarda kalan, “Feryat eden Aytaç teyzemiz, onu dinlerken ağlayan Melahat teyzemiz. Bir yanda Aytaç, diğer yanda Melahat teyzemiz. En büyük benzerlikleri kader ortağı olmaları. Madene karşı bir kez geri adım atmadan hem bir karış toprakları, hem bir dal ağaçları için her şeye rağmen direniyorlar. Bu direniş hakkımızı alana kadar sürecek” sözleri.
BİRLİKTE NE KADAR GÜÇLÜ OLDUĞUMUZU GÖSTERDİK
2024’ü geride bırakırken yeni mesajları ise çok anlamlı oldu: “Bu yıl çok büyük zorluklarla karşılaştık ama hep birlikte daha güçlü olacağımızı gösterdik. Artık yeni yılda kimse bizim önümüze engel çıkaramaz. Her yeni yıl, yeni bir umut demektir. 2025 yılında tüm hayallerinizin gerçek olması, yeni yılın en güzel haberlerinin kapınızı çalması dileğiyle, yeni yılımız kutlu olsun.”
“ŞİRKETLERİN DEĞİL, KÖYLÜNÜN YANINDA OLUN!”
Madenciler 2017’de gelerek zeytinlerini, topraklarını, evlerini, köylerini talan etmiş. Borç harç içinde, köyün başka mevkisine göç ederek orada hayata tutunmaya çalışırlarken, maden tekrar çalmış kapılarını. ‘Mecbursun, satacaksın, bu topraklardan da gideceksin’ demiş şirketler. O günden beri bir kez olsun geri adım atmadan hem bir karış toprakları, hem bir dal ağaçları için her şeye rağmen direniyorlar. Tek bir istekleri var: Yetkililerin şirketlerin değil, köylünün yanında olması.