Tokat’ın Pazar ilçesinde bulunan Ballıca Mağarası, 2024 yılında büyük bir ilgiyle karşılandı. UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan mağara, yıl boyunca eşsiz sarkıt ve dikitleri, sabit 18 derece sıcaklığı ve doğal güzellikleriyle hem yerli hem de yabancı turistlerin gözdesi oldu. 2024 yılında toplamda 176 bin 250 kişi, Ballıca Mağarası’nı keşfetmek için ziyaret etti.
Tokat merkeze 26 kilometre uzaklıkta, 1085 rakımlı Ballıca Tepesi'ne konumlanan mağara, milyonlarca yılda oluşan doğal yapıları ve kendine özgü atmosferiyle dikkat çekiyor.
KAYALAR IŞIKLA RENK DEĞİŞTİRİYORÖzellikle soğan görünümündeki Kalsit Kristalleri, ışıkla renk değiştiren yapılarıyla mağaranın en göz alıcı özelliklerinden biri. 10 bin metrekarelik bir alana yayılan mağara, 1995 yılında düzenlenen aydınlatma, yürüyüş yolları ve seyir terasları ile ziyaretçilerine muhteşem ev sahipliği yapıyor.
Doğa Koruma ve Milli Parklar Tokat Şube Müdürlüğü bilgilerine göre 2024 yılında Ballıca Mağarası’na olan ilgi giderek artıyor. 2023 yılında 150 bin kişi olan ziyaretçi sayısı, 2024’te 176 bin 250 kişiye ulaştı.
BÖLGENİN GÖZDESİ
Ballıca Mağarası, keşfedilmemiş bölümleriyle hala gizemini korurken doğal zenginlikleriyle bilim insanları ve turistler için büyük bir ilgi odağı olmaya devam ediyor. Tokat’ın zengin tarih ve kültür mirasının bir parçası olan mağara, aynı zamanda bölgeye gelen turistlerin gözde gezi noktalarından biri haline gelmiş durumda.
ADI NEDEN BALLICA?
Mağaranın en önemli özelliği Türkiye'de hiçbir mağarada bulunmayan "Soğan" şeklindeki sarkıtlar. Bu sarkıtlar ilk bakışta sarı renkte bir kalsit kristalleri topluluğu olarak görülüyor. Fakat el fenerini kalsit kristalleri topluluğunun üzerine iyice yapıştırıp ışığını açtığınızda ise o sarı rengin bir anda içten içe parlayan bal rengine dönüşüyor. İşte bu nedenledir ki mağara ve yakınındaki köyün adı Ballıca.
CÜCE YARASA KOLONİSİ
Ziyarete açılan 8 salonu 680 metre uzunluk ve 95 metre yüksekliğinde olan Ballıca Mağarası, dünyanın en büyük ve en görkemli mağaralarından biri. Henüz ziyarete açılmayan ve keşfedilmemiş bölümleri ile gizemini koruyor. En önemli özelliği, Türkiye'de hiçbir mağarada bulunmayan "Soğan" şeklindeki sarkıtlar ile mağaranın değişik yerlerinde koloniler halinde yaşayan cüce yarasaların bulunması. Yine mağara içinde sarkıt, dikit, sütun, duvar, ve örgü damlataşları ve mağara gülleri ile iğneleri, damlataş havuzları yer alıyor. Mağara birbirine bağlı 5 kat ve 8 büyük salondan oluşuyor.
GİZEMLİ YOLCULUK
Deniz seviyesinden 1.085 metre yükseklikte yarı yatay, yarı dikey Ballıca Mağarası'na 8 kilometrelik yol ile Kral Yolu'na bağlanan Selçuklu Dönemi'ne ait bir köprünün yanından geçilerek ulaşılıyor. Mağara, ilk defa 1987 yılında incelendi. İkinci inceleme ise 1990 yılında gerçekleşerek mağaranın haritası çıkarıldı. 1995 yılında yapılan yürüme yolları ve ışıklandırma çalışmaları ile de ziyarete açıldı. Kristalleşmiş kireçtaşlarından meydana gelen mağarada sıcaklık yaz - kış sıcaklık 18-19 derece. Nem oranı yüzde 54 olması nedeniyle astım hastalarına iyi gelirken an mağaranın bol oksijenli havası nefes almayı kolaylaştırıyor.
HAVUZLU SALON
Girişten sonra Havuzlu Salon'daki 20 derecelik sıcaklık ve düşük nem oranı, damlataşları oluşturan kalsit kristalleri arasındaki tutunmanın zayıflatması nedeniyle kabarmış bir görünümde. Havuzlu Salon'da dikdörtgen bir yapı yer alıyor. Yapım esnasında kullanılan harçlar mağaranın geçmiş dönemlerde kullanıldığını ortaya koyuyor.
BÜYÜK DAMLA TAŞLAR SALONU
Havuzlu Salon'dan çıkıp, sütun ve sarkıtlardan oluşan dar bir yoldan devamla girişe 150 metre uzaklıkta, mağaranın en geniş yeri olan "Büyük Damlataşlar Salonu'na ulaşılıyor. Salon küçük küçük havuzlar ve mağara incileri ile kaplı. Salonda nem oranı yine yüksek olup açık havaya oranla 4,5 kat daha fazla oksijen bulunuyor. Salondaki dev boyutlu sarkıt ve dikitler ışıklandırma sisteminin güzelliği nedeniyle karşınıza kırmızı, mavi, sarı ve yeşil renklerine bürünerek muhteşem bir görsellik sağlıyor.
ÇAMURLU VE FOSİL SALON
Çamurlu salonda blok, sarkıt, dikit ve küçük havuzlar bulunuyor. Aydınlatma sisteminin güzelliği gizemli renk oyunlarına bürünüyor.
Mağaranın en üst noktasında bulunan ve en yaşlı salon olarak anılan bu salon diğer kesimlere oranla daha sıcak olup ısı 24 dereceye kadar çıkıyor. Bu salonda mutlak nem yüzde 40 olarak karşımıza çıkıyor.
YARASALI SALON
Cüce yarasaların yaşam alanı. Mağara gülleri, mağara iğneleri ve damlataş havuzu ile mağaranın genç salonlarından olup özellikle karanlık bırakılan, aydınlatmanın az olduğu kesimlerde sarkıtların üzerinde tepe aşağı uyuyan yarasalar bulunuyor. Ayrıca burada oluşan yarasa gübresi ise çok önemli bir gelir kaynağı.
ÇÖKÜNTÜ SALON (MUHTEŞEM GALERİ)
Adını tabanında bulunan iri bloklardan alıyor. Bloklar arasında bulunan derin kuyular mağaranın alt katlarında bağlantılı. Tavandan 3 metre yukarda bulunan kalsit oluşumların sınırları, yeraltı suyunun geçmişteki seviyesini gösterdiği belirtiliyor.
SÜTUNLAR VE MANTARLI SALON
Mağaranın en büyük sütunu olan, 18 metre boyunda ve 8 metre çapındaki sütun bu salonda yer alıyor. Sütunlarla odalara ayrılmış büyük bir galeri görünümü veren salonun tavan yüksekliği bazı kesimlerde 15 metreyi buluyor.
Mantarlı salonda iri soğan sarkıtlar ve salona adını veren mantar şeklinde gelişmiş dikitler etkileyici. Damlalık sarkıtların en güzel örnekleri bu salonda bulunuyor.
YENİ SALON
Mağaranın en genç salonu olan Yeni Salon'da yer alan büyük sarkıt, dikit ve havuzların yanı sıra, yaprak, perde ve pırasa şeklindeki oluşumlar büyüleyici görüntüler oluşturuyor. Salonun sonuna doğru, 65 metre derinlikte bir göl bulunuyor. Mağaranın gezilebilen son bölümünde ise renkleri ve oluşumlarıyla şaşırtan genç soğan sarkıtlar yer alıyor.