Koronavirüs tehlikesini atlattığımıza sevinelim derken bu sefer de karşımıza bütün dünyayı ateşe atabilecek kadar tehlikeli Rusya-Ukrayna savaşı çıktı. Televizyondan gördüğümüz fotoğraflar savaşın acı görüntülerini maalesef evlerimizin içine kadar getirdi, vicdanlarımızı sızlattı. Annelerin çocuklarının hayatı için duydukları endişe ve üzüntü hepimizi derinden sarstı. Oğlum Mustafa Kemal Uysal yedi yıldan beri Doğu Ukrayna’da ateşkes gözlemcisi olarak görev yapıyordu. Maalesef savaş çıkınca iki hafta boyunca Ukrayna’da mahsur kaldı. Bu durum evde sabahlara kadar televizyon başında nöbetçi olmamıza neden oldu. Sonunda salimen eve döndü de biz de rahat bir nefes aldık. Şimdi Türkiye’nin de yapıcı katkılarıyla Ukrayna ve Rusya arasında görüşmelerin başladığını görüyoruz. Dileyelim ki savaş en kısa sürede biter ve barış yeniden coğrafyamıza hakim olur.
1957 yılında yaşadığımız şiddetli depreme eskiler “hareket” derlerdi. Marmaris ve Fethiye’de binalar hasar gördüğünden mandalin portakal bahçelerine çadırlar kuruldu, aylarca insanlar buralarda kaldılar. İmar ve İskan Bakanlığının sonradan yaptırdığı evler “deprem evler” adını aldı. Bu evler yöremizde pansiyonculuğun başlamasına vesile oldu ve Marmaris bu sayede turizmle tanıştı. O yüzden esasında kötü bir şey olan “hareket”, sonradan yöremize “bereket” getirdi. Dileriz ki bu savaş da hem Karadeniz’den komşu olduğumuz Rusya ve Ukrayna’ya barış, hem de uyguladığı doğru politikalar sayesinde ülkemize refah ve prestij getirsin.
Televizyonları başında savaş vahşetini izleyen yeni nesillerimize Ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Savaş zorunlu ve hayati olmalıdır. Öldüreceğiz diyenlere karşı, ölmeyeceğiz diye savaşa girebiliriz. Lakin millet hayatı tehlikeye maruz kalmıyorsa savaş cinayettir.” vecizesini tekrar tekrar hatırlatmamız gerekir.
Bu vesileyle 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi’nin 107. Yıldönümünde olduğumuzu da hatırlatmak istiyorum.
Dünya Tarihine “Gallipoli Savaşları” adıyla da geçmiş bu savaş 1. Dünya Savaşı başlangıcında düşman ve dost tarafların toplamda neredeyse yarım milyon insanını kaybettiği çok önemli bir olaydır. Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasında burada kazanılan zafer bir bakıma Ulusumuzun temel taşı olmuştur. Hepimizin çok iyi bildiği üzere, 1. Dünya Savaşı öncesi Avrupa’daki silahlanma yarışı devam ederken, Osmanlı İmparatorluğu günden güne topraklarını kaybediyor, siyasi, ekonomik ve askeri yönden kötü bir durumda bulunuyordu. Avrupa’daki durum ise Balkan Savaşının ardından küçük bir kıvılcımın dünya savaşına dönüşeceği bir ortamı hazırlamıştı. Sonunda, Avusturya Veliahtının bir sırplı tarafından öldürülmesi savaşın patlak vermesine bahane oldu. İtilaf Devletleri İngiltere, Rusya ve Fransa bir kanadı oluştururken, Almanya, Avusturya, Macaristan İttifak Devletleri olarak diğer blokta yer aldılar.
Osmanlı İmparatorluğu başlangıçta seferberlik ilan etse de tarafsızlığını korumuştu. Ne zaman ki Almanya ile yapılan gizli bir ittifak ile Osmanlı Deniz Kuvvetleri Komutanlığına Başkomutan vekili Enver Paşanın isteğiyle Alman Amiral Souchon getirildi, işte o zaman Osmanlının bu atamayla nerede yer alacağı belli olmuştu. İngiliz harp gemilerinin takibinden kaçan ‘Goeben’ ve ‘Breslau’ adlı Alman savaş gemileri Çanakkale Boğazından Marmara’ya geçtiler. İtilaf Devletleri bu gemilerin kendilerine verilmesini istedi. Verilen yanıtta gemilerin satın alınmış olduğu ve isimlerinin ‘Yavuz’ ve ‘Midilli’ olarak değiştirildiği bildirildi. Türk Sancağı taşıyan bu gemiler Karadeniz’e çıkarak Odessa, Sivastopol ve Novrosky Limanlarını bombalayıp bazı Rus gemilerini de batırdılar. Bunun üzerine, Rusya 2 Kasım 1914’de Osmanlı devletine savaş ilan etti. 3 Kasım günü, İngiliz harp gemileri Çanakkale Boğazını bombaladılar. Böylece, İtilaf Devletleri Osmanlı Devletine karşı fiilen savaşı başlatmış oldu. İngiliz Hükümetinin isteği üzerine Çanakkale Boğazını geçmek, Ruslara yardım etmek, o dönemde Osmanlı Devletinin başkenti olan İstanbul’u almak ve Türkleri savaş dışı bırakmak amacıyla, denizden saldırıyı başlatmak isteyen İtilaf Devletleri donanması hazırlık atışlarından sonra 18 Mart 1915 sabahı Çanakkale boğazından geçmeyi denedi. İşte, 107 yıl önce, o gün, düşman en güçlü savaş zırhlılarıyla Çanakkale Boğazını geçip Marmara Denizi ve İstanbul’a ulaşmayı amaçlarken, karşılarında başta Seyit Onbaşı olmak üzere kahraman Türk askerinin kıyı tabyalarından ateşledikleri toplarla, Yüzbaşı Nazmi Bey’in komutasındaki mayın gemisi Nusret’in döşediği mayınları buldular ve bozguna uğradılar.
Bu defa karadan çıkarmayı deneyen düşman askerleri 19ncu Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal’in mükemmel sevk ve idaresinde kahraman Mehmetçiğin süngüsü karşısında Gelibolu’yu terk etmek zorunda kaldılar.
Düşman Armadası ve askerleri denizden olduğu gibi karadan da geçmeyi başaramayıp 1916 Ocak ayı başında savaş alanından tamamen gerisin geriye çekilip gittiler. Bu mağlubiyetin hıncını almak için Ege ve Akdeniz’deki kıyı kasabalarını bombalayarak masum insanların ölümüne ve yaralanmasına neden oldular.
1919 yılında ise tekrar Anadolu işgalini başlatanlar burada da bir tokat daha yiyerek gerisin geriye döndüler.
Değerli okurlar; 107 yıl önce ve takriben 8 ay 15 gün devam eden bu savaşta her karış toprak yüz binlerce şehidimizin kanıyla sulanmıştır. Şair Necmettin Onan şimdi Boğazın bağrına yazılı şiirinde bakın ne diyor: “Dur yolcu, durmadan gelip bastığın bu toprak, bir devrin battığı yerdir. Eğil de kulak ver bu sessiz yığın, Bir vatan kalbinin attığı yerdir. Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda, Gördüğün bu tümsek Anadolu’da, İstiklal uğruna, namus yoluna, can veren Mehmet’in yattığı yerdir”…
Bu çok anlamlı günde kahraman Türk askerini bir kez daha minnet ve şükranla anarken, başta Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere şehitlerimizin, gazilerimizin aziz ruhları önünde saygıyla eğiliyoruz. Türk Ulusu ve onun kahraman silahlı kuvvetlerinin ayni cesaret ve inançla vatan savunmasında canlarını feda etmekten çekinmeyeceklerine olan güvenç ve inancımızla, Yüce Atatürk’ün kurmuş olduğu Türkiye Cumhuriyeti sonsuza dek yaşayacaktır.
18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitlerimizi Anma Günü Tüm Ulusumuza Kutlu Olsun! Bu vesileyle bu anlamlı günde açılışı yapılacak olan Çanakkale Köprüsünün de ülkemize ve milletimize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.