1950-60 Marmaris yılları bizbize olduğumuz yıllar. Nüfus 2500 civarı.Herkes birbirini tanıyor. Televizyon yok. Uzundalga Ankara radyosu ya çeker ya çekmez. İnsanların şaka, muhabbet ve birbirini sarma yılları. Yani güzel yıllar. Çarşı meydanında ÇADIRVAN, suyu gözpınar dan geliyor. Şarıl şarıl akıyor gözlerinde üstü isim yazılı karpuzlaları soğutuyor. Hemen köşe başındaki umumi heleya geçip 200 metre öteki denize ulaşıyor.
Umumi hela çok küçük, bir tarafı duvar, hafif yükseltilmiş bir kanal ve kanalın sonu denize gidecek büyük kanala bağlı. Yanında duvara asılmış üzerine küçük musluk takılmış bir teneke altında biraz öne çıkmış boş bir teneke yanında sabunluk ve kapıya doğruküçük bir masa “ Bahşiş beyler”
Diğer yanı üste küçük ve uzunca pencere ve 5-6 tuvalet, kapıları üsten ve alttan açık. Bar kapıları gibi. İtince açılır. Zaten içerde biri var ise üsten ve alttan hafifçe görülür. İçerde su dolu bir maşrapa
Deniz kenarında, küçük pancar motoru ile çalışan 10-15 piyade.
Hepsinin sahibi başında. Turunca, İçmelere Adaköy’e gidecek yolcularını bekliyor. Bazıları da balığa çıkacak.
Muhabbet muhabbeti açtı. Laf ortasın dan çıktı. Tamda umumi tuvaletin denize döküldüğü yerde.
-Baksa le bu b.ka bu isin’nin (Hüseyin) b. Kuna benzeyipduru. Varmısınız iddasına
- Kalın bu emme
- Bak bak arkadan gelen İbrahim’in boğumlu, ekmekçi bu ekmekçi
- Le baksa buna inceye bu memedin.
İddalaşmalar başladımı her seferinde 200 metrelik umumi halaya koşturulur tuvaletten çıkıp elini yıkayacak kişiye bakılır.
-Bildin le bildin. Bu b.k onun
Bilmeyenler bilenlere akşam gün batarken en ucuz “köpek öldüren” Dimitri Copolu şarabı ısmarlanır ve yumruk mezesi ile birer bardak içilir.
Kanaldan gelen b. Klar mı? Onu kara sokkan, kefal, lapa, zaten bitiriyor