-Dün yine Fenaket’ ten (TAŞLICA KÖYÜ) kolsuz bi dene teke kellesi işkembe tam takım kocaman boyun ve ciğer göndermiş
-Nile buu…
-Seviyler napan…
-Hiç bişi bilmeyişiniz. Boyunla kelleyi aldım. Doğru Çavuşoğlu’na
“Oğlum Cemal bak bakan halledivi şunları”. Aldı kellenin burun tarafını iki satırda altı gitti. Boyun kocaman boyun.
-Abi keçinin boynu ne kadar olur deve boynumu bu kocaman .
-Oğlum sen bilmelisin otçu.Sen ot yi. Boyunu para para şöyle güzelce satırla doğradı. Bu nohutlu olacak.
-Nile bu? Ordu mu doyacak koca kazan mı kurulacak?
-Sen bilmezsin işkembe var daha işkembe.Kireç suyuna batırılıp temizlenecek. Önce bol suda usulüne uygun yıknacak kireç suyuna batırılacak bıçakla deri yüzer gibi temizlenecek. Mis gibi gurbanlık bunlar gurbanlık.Otçu sen hiç yidin mi?
Böle lezzet gördün mü?
-Abi ben ne paramla ne parasız bok yemem.
-Bu yimez bu.Otçu bu otçu
-Klle ne oldu.
-Ha! Ayaklarda vardı ya. Tütsülenmiş temizlenmiş tırnaklar çıkarılmış. Hepsi leğenin içine koyuldu.Buz gibi oluncaya kadar bekledi. Kellenin kanı aktı. Vur gari kazana. Kelle-ayak paça bir yi tad. Sen bilmezsin otçu. Dört tencere çıktı. Nidi o unun dadı sırf ilik, sırf dil, yanak.
-Gel abi gel kelle paça.ayak paça ya gel. Daha ciğer tadım var.
-Tabi var. Akciğer mis bembeyaz akpacık. Güzelce kıyıldı. Kavruldu, karaciğer kuşbaşı doğrandı. Gel anam gel ciğere gel. Otçular yiyemez.
-Maşallah maşallah.
Mehmet abim her an yemek içmek derken, yaş itibariyle artık bol bol su içiyor. Ha ha ha…..