Kadının eğitimi çok önemli.  Aydın ve kendini yetistirmiş kadınların en güzel sanat eserleri yetiştirdikleri evlatlarıdır.       Günümüzde kadın hak ettiği yeri alabilseydi inanın bugün kadın cinayetlerini, çocuk istismarlarını konuşuyor olmazdık. Biz Türkiye olarak Kadının yerini ve degerini bilseydik Ülke olarak bir çok avrupa ülkesinden çok daha iyi yerlerde olup ekonomi olarak da örnek alınacak bir ülke olabilirdik. 1934 yılina geri gidip gidip geliyoruz.  90 yıl önce Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün öngörüsünü önemseyip kadın konusundaki fikirlerine sahip çıkıp daha da genişletip geliştirseydik mutlu ve ekonomide güçlü kadınların varlığıyla, sanat eseri olarak yetistirdiği evlatların yaratıcılik başarısı ile Mutlu ve güçlü bir toplum olarak Mutlulukta Fillandiya, Sağlikta Küba, kadın haklarında Hollanda'yı geride birakırdık.       Bizim ülkemizde kadını erkek rakip olarak tehlike olarak ve cinsel obje olarak görülüyor.      Oysa kadının tanımı toplumun tamamıdır. Kadın erkegin var olma nedenidir, kadin ve erkek iki yarımın bir bütünüdür. Her iki cinsinde bütünü oluşturduğu döngüyü tamamlayan ayrı düşünülemez varlık olduğunun bilinciyle hareket edebilseydik bugün kadinlar öldürülmek yerine basarıda yarışiyor ve ödülleriyle dünyada ülke olarak yerini almış olurdu.       Kadını yok etmek katletmek, zarar vermek pisikolojik bir travmadır. Erkek egemen bir toplumun cehalet örüntüsünün ne kadar yüksek noktalara eriştiğinin en belirgin örnegidir.      Siddette ilk siralarda olmakla övünecek bu utancı maharetmiş gibi üstlenenlerin kendi egolarını sıcak tuttukları bir dönemde bu yazıyi yaziyor olmaktan son derece rahatsız ve üzgün olduğumu belirtmek isterim.       Bir kadını nasıl öldürebiliyorsunuz? Bir çocuğa nasil cinsel istismarda bulunabiliyorsunuz? Ya da tecavüze meyilli olmak nasıl bir ruh halidir? Bunları erkekler yapiyor.        Çok zaman cezaların caydırıcı olmadığını dile getirip duruyoruz, lakin unuttuğumuz başka en önemli bir unsur daha var. Egitimli toplumlarda nefsini terbiye edebilen bedeni ile ruhu bütünleşen kişilik evrimini gelistirebilen toplumlarda yalnız kadın cinayetleri değil genel olarak cinayet işlenmez. Tecavüz sayıları yok denecek kadar azdır.      Kadınin ekonomideki özgürlüğü üretkenliği eğitimi ve bilinci toplumda kendi yerini belirler.      Çok çok üzülerek yazıyorum bizim ülkemizde kadinların onursal ve duygusal gücü zayıf maalesef. Mücadele etmek yerine kolayı seçip vazgeçmeyi yeğleyip kendi geleceklerini erkeklerin insiyatifine bırakanlarin çoğunlukta olması nedeniyle Ülkemizde kadın hak ettiği yerde olmadığı ve daima baskılandığı için sorunlarin altindan kalkamıyoruz.         Oysa kadın olmanin zorluğunun farkinda olabilseydik, egitimde ilerleyebilseydik refaha çok daha kolay erisebilirdik. Kadın yok sayılıyor.  Ev işi, tarla işi çocuk bakımı ne kadar ağır emek var ise kadınin sırtında.     Çalışmayan evli bir kadın bosanmaya kalkinca calışmadığı gerekçesiyle çocuklarını alamıyor ekonomi olarak zayıf kalıyor. Erkek harclık verirken yük olarak göruyor. Anneler kadinlar sadakaya muhtaçmış gibi görülüyor ve bu durum erkeklerde bir ego tatmini yaratıyor.       Kadın işinden asla taviz vermemeli kendi parasını kendisi kazanmalı, bir erkek ile birlikte yasayacaksa çıkar iliskisi değil gönül bağı iliskisiyle yasamalı mecbur olduğu için değil.      Kadınlar iş alaninda daha fazla sahada olmalı. Egitimde önden gitmeli. Kadın olduğu için erkeğin bir adim ardindan yürümemeli, ya da fiziki görüntüsünü saklamak için kendisini olmadığı birisi gibi hissederek giymek istemedigi kiyafetlerle yasamamalı.      Kadın lider olmalı. Kadın ekonomiyi çok iyi bilir. Kadın sevmeyi bilir. Kadın şımarmak yerine sorumluluklarının ve geleceğin mimarı olduğunun bilinciyle hareket ettiği sürece hak ettiği yeri alacaktır.  Unutmamak gerekir ki haklar verilmez alınır. Biz kadinlar olarak yerimizin farkinda olmamız dileğiyle umudumuzu sıcak tutarak yolumuzu aydınlatanların ışığını takip etmek dilegi ile yol almaya devam edelim.      Sevgilerimle