Depremde bir çok ilin yerle bir olduğu Depremde göçuk altında kalan kızının elini tutan acı çığlıklarının bedeninden daha ağır olduğu, dizlerinin üzerine çökmüş çaresizce bekleyen bir babanın duygularını merak ettiniz mi hiç? Ne hissediyor neler geçiyor aklindan bu nasıl bir çaresizliktir onun yerine koyabildiniz mi kendinizi?
Elbette onun yerine kendinizi koyamazsınız çünkü o yaşadı bu acıyı siz biz değil. Ve yüzlerce binlerce çaresiz insan bu acı kaderin izlerini yüreklerinde bedenlerinde taşıyorlar.
2 Yıl geçti üzerinden onlar kaderlerine terk edildiler. Ülkemin yarısı yetim ve öksüz çaresiz ve sessiz isyanın altında çileli hayatlarına devam etmek zorunda kaldılar. Bir çoğu belkide o depremde ölmeyi yeğlediler çünkü sevdiklerinin acı kayıplarıyla yürekleri dağlandı.
2 Yıl içinde çok şey degişti elbet bu acının peşi sira seçim gördük geçim sıkıntıları açlık yokluk ve çaresizlik gördük. Ama sadece gördük biz yaşamadık o illerde yaşayanlar gördü ve halâ perişan vaziyette hayatlarına devam etmeye çalışıyorlar.
Bol bol vaatler verildi herkes alacagını aldı bu insanların umutlarını devşirip ceplerine koyup ortadan kayboldular. Bol bol bolgeden fotoğraf çektirdiler ve gittiler.
Herkes evine döndü onlar acılarıyla çaresizlikleriyle kayıplarıyla baş başa kaldılar.
Şimdi ben dahil hepiciğimiz hatırlayı verdik asrın felaketi depremi yıl dönümünde. Ne yapıyoruz anıyoruz ve vicdanımızı rahatlatıyoruz.
Bu insanlar halâ yasam mücadelesi verirken yokluk caresizlik içinde mücadele verirken diğer yarımız mutlu mesut yasayıp gidiyoruz.
Ülkemin bir yanı bayram tavası gibi yanar, bir yanı davul zurna çalar. Onların yangını bize serin gelir çünkü yasayan biz değiliz depremi hasayan onlar.
Neyse ki bizim de Ege kıyıları olarak bu günlerde deprem ve tusunami korkumuz var. Bu akşam enine boyuna depremi düşündüm de bir can pazarı neler kaybedebiliriz diye, düşüncesi bile ürküttü ki onlar yasadılar.
Dilekler ve temenlilerin bir faydası yok bu insanlara biz Ülke olarak utanmayı unuttuk. Halâ satafattan gösterişten eksilen bir şey yok.
Eksilen çok sey var elbette.
Mehamet iyilik, güzel ahlak, dürüstlük ve empati yeteneğimiz eksilmekle kalmadı yok olmak üzere.
Komşusu açken tok yatan bizden değildir dedilerdi. Bugün bakıyorum da tok yatan onlar oldular. Deprem bölgesine dönüp bakmıyorlar bile görmemek için. İnsan bazen insanlığından kaçar. İşte insanlığımızdan kaçtığımız acılara yüz çevirdiğimiz ve neredeyse unuttuğumuz bir acının yıldönümünü hatırladığımız için kendimizi akladığımız vicdanımızı rahatlattığımız bir vicdan yükünden anmayla kurtulduğumuz bir gün.
Ne diyelim kendi adıma bunları dile dokebildim, galiba biraz da kendimden tiksindim bunca acı kayıp yasamış insan varken kendime dert edindiğim seylerden.
6 Şubat Depreminin mağdurlarına rabbim yaşama sevinci versin, Sorumluluk hisseden bir yönetimin şevkatiyle kucaklanıp yaralarının sarılması dilegiyle.