?>

BOBRUM 

SEVİM TUTAR ARICAK

2 gün önce

Bodrum'u geçip Turgutreis'e varıp bir sahil turu atmak  mümkün lakin benim için tekne çöplüğü gibi göründü gözüme.Dağları yeşillenmez kabak ve bozkır.Gördüğüm en güzel manzara yamaçlara konuçlanmış ün yapmış beyaz çatısız Bodrum evleri ve pembe mor açan begonvilleri oldu.Tüğlerimi ürperten en güzel sanat eseri çalışması olan Halikarnas balıkçısının yazarı Cevat Şakir Kabaağaçlı'nın heykeli oldu.   Babasını tabancayla vuran ve 7 yıl tutuklu kalan Cevat şakir Kabaağaçlı kürek cezası alarak Bodruma sürgün edilir.Asıl adı  aynı zamanda amcasınin adı olan Mehmet Sakir Kabaağaçlı'dır.    Bir gece Turgutreis'te kaldiktan sonra Bodrum merkezde Delfi otele yerleştik  sahile yüzmetre yetmiş odalı güzel bir otel.Bodrum'un ismini duymak hep beni heyecanlandırirdı iyice inceledim bana Muğla'nın bir ilcesi değil de daha çok Yunanistan'mış gibi hissi verdi, başka bir ülkeye gitmişim gibi hissettim, renkli ve tarihi dokusu görülmeye değerdi.Ünlü Bodrum kalesini gezemedik tadilat nedeni ile kapaliydı restura ediliyor bir yildır calışmalar devam ediyor ve daha iki yil daha devam edeceği bilgisini aldıktan sonra üzülerek sahil boyu yürümeye devam ettik.Sahil boyunca hep özel ve lüks tekneler vardı.Biraz ilerledikten sonra kaleye karşı Ney üfleyen Neyzen heykeli beni çok heyecanlandırdı içimden Bodrum sanatı ve yazarları seviyor dedikten sonra Zen kitapçiyan'ı görünce emin oldum.   Boydan boya sahili yürüyüp barlar sokağına girip renkli bir dünyanın içinde kaybolduk.Bizi üzen bir başka şey de ünlü Halikarnas diskosunun kapatılması oldu, birer birer barları kapatıp çanta dünkanı açmışlardı yine de hizmet veren ona yakin bar ayakta kalmayı başarmıştı.Fiyatlar çok uçuk değildi merkez olmasina rağmen.El yapımı deri sandelet ve terlikleri aldiktan sonra tepeye doğru Zeki Müren'in müzeye dönüştürülen evinin yolunu tuttuk giriş çok uygun fiyattı.Hatira resimleri cektirip bir kez daha Zeki Müren'in asaletine aşık olduk, gözümüz arkada oradan ayrılıp Gümüşlüğü görememenin üzüntüsüyle Bodrum'dan ayrılıp dönüş yolunda Çökertme'ye doğru yol alirken yeşil çam ağaçları ve yeşilin yoğun görüntüsü sessizlik beni benden alıp huzura doğru götürdü.Çökertme sahilinde yaptığımız kısa gezintinin ardindan Mazı köyüne vardık Mazı bir avuç insandan başka kimsenin bilmediği elli haneli küçücük ve tertemiz berrak deniz sahili olan bakir bir köy.Daha onsekiz uygulama bile geçmemiş tarım alanı lakin dönümüne tirilyon isteyen uyanik köylüleri var.Burada akşam yemeği olarak hakiki deniz çupuralarınin lezzetini tadıp, biir gece bu doğa harikası köyde kalıp,sabah akşam turkuaz renkte berrak denize kendimizi bırakıp, geceyi dostlarla sohbet eşliğinde sonlandırıp, yaylamsı serin havada nemsiz ve böcek sesleri, dalga sesleriyle huzurlu bir uykuya dalıp, kuş ördek sesleriyle huzura uyandık.Kavaltımızı yaptıktan sonra apart sahibinin bize ikram ettiği Türk kahvesinin ücretini uyanık köylüye ödeyerek kaçar gibi ayrıldık, aslinda bu küçük Mazı köyünü ve denizinin temizliğini sakinliğini kimsesizliğini çok sevmiştik bir gece daha kalmaya karar vermistik.Lakin apart sahibi biraz cahilce sabahin köründe mandalin ağaçlarını ilaçladığı için zehir solumamak için acil çıkış yaptık.Oradan Akbük sahiline geçtik tepeden seyredip resimlerimizi çektirdikten sonra öğlen sıcağinda kendimizi turkuaz berrak ve dingin sulara bıraktık.Balikçının yeni yakaladığı iki kiloluk laos balığını alıp buzluğa koyduktan sonra Akyaka' ya doğru devam ettik.Azmak nehrinin büyüsüne kendimizi teslim edip seyrettikten sonra tekrar balıkçılardan taze balıklarımızı alıp evimize doğru gelirken yörük Ali'ye uğrayıp kuru fasulye güveçte yoğurt ve künefe yemeden olmazdı bu eşsiz lezzet damağımizda ayrılıp dönerken içimiz değişmiş huzur dolu dönerken iyi ki tatil arkadaşlarım vardı.Güzel anılar biriktirip dönmenin huzuru umarım arabayı kullanan arkadaşıma da bulaşmıştır.Iyi ki tatile gidebileceğim kafadar dostlarim arkadaşlarım var diyerek en uzun sahili deniz kıyısı olan benim güzel memleketim Muğla'm iyi ki senin sınırların içinde doğmuş ve seninle nefes alıyorum diyorum.

   Sevim Tutar Arıcak 7 Eylül 2018

YAZARIN DİĞER YAZILARI