Bir haftadır İstanbul Tuzla’ dayım mevsim eylül tabiki tamda palamut akınına rastladım. Eh ucuzda en büyüğü 75 lira kızart ye… Izgara yap ye… arkadaşları komşuları çağır ye… buğulama yap ye… yede ye. Birden fiyatlar değişti. Bir gün yağmur yağdı Palamut 150 TL. Hava güzelleşti yine 150 TL. Büyük marketlerden birine gitmiştim baktım balık tezgahı
-Hocam palamut’ a etiket koymamışsın.
-Abi dün Beykoz açıklarına şöyle eski balıkçılığımı konuşturayım, balık avlıyayım dedim. Hani derler ya “attım çektim” palamut gani.
- Ee sen hala sen hala etiketi yazıp koymadın.
-Abi senden önce fiyatları kontrol için balıkçı teknesi olan beyefendi geldi.
-Balık kaçtı dedi.
-Yauvv balık yeni Karadeniz’ den geliyor nereye kaçacak. Bunlar bizim göçmenler gibimi? Pasaportu olan İngiltere’ye gidecek
-Birader önce soğuk hava depoları dolacak
-Sonra hep fiyat yükselecek sonra gübre deyip tarlaya dökeceksiniz.
Bugün hava güzel bak telefon bekliyoruz. Abim de balık bekliyor. Tutun şu palamutları, tuttuklarınızı da normal fiyata satın halk palamut yesin beyefendi.
-Hah telefon çalıyor 130 mu? Tamam abi etiket yazıyorum.