Muğla Datça Anadolu İmam Hatip Lisesi’nin iki öğretmeni için verilen sürgün kararı nedeniyle Datça ayaklandı. ÇEDES uygulaması nedeniyle imamların kendilerinden habersiz öğrencilerle görüşme yapmasına izin vermedikleri için sürgün edilen öğretmenlerle ilgili Eğitim-Sen üyeleri yürüyüş yaparak basın açıklaması yaptı. Yürüyüşe Eğitim Sen Genel Başkanı Kemal Irmak da katıldı.
AKP KENDİ İKTİDARINI KURMAK İÇİN 22 YILDIR ÇALIŞIYOR
Yapılan basın açıklamasında, “İktidarlar kendilerini var edebilmek için tüm araçları kullanırlar. AKP iktidarı da aynı mantıkla, Sağlık, Eğitim, Adalet, Medya, Sanat, Kültür ve tüm toplumsal alanlarda kendi iktidarını kurmak için 22 yıldır tüm gücüyle saldırıyor. Geldiğimiz noktada sağlık sistemi çökmüş, adalet ülkede en güvenilmez kurumlar sıralamasında ilk sıralarda yer almakta, medyanın evlere şenlik durumu hepinizin malumudur.
Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere iktidar partisi mensupları sık sık “her türlü iktidarımızı kurduk ancak sanat, kültür ve eğitim alanında fikri iktidarımızı hala kuramadık” diyerek asıl çökertmek istedikleri alanı işaret etmektedirler.
Bunun için Türkiye yüzyılı Maarif Modeli adı altında eğitim sistemi içinde okul kurumunun tüm bileşenlerine yönelik topyekûn bir saldırı başlattılar” ifadeleri yer aldı.
TÜRK OLAN HERKESİN GURUR DUYACAĞI BİR MÜFREDAT
“Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli dedikleri dünyanın yirminci yüzyılın ortalarında terk ettiği değer temelli eğitim modelidir ki teknoloji devriminin her geçen gün kendi içinde kat ettiği aşamalara yanıt vermesi mümkün değildir” denilen açıklamada ayrıca, “Programın giriş paragrafında belirtilen; ‘bütün ideolojilerin üzerinde milli bir şahsiyet inşa etmek’ cümlesinin karşılığı aslında Bakan Yusuf Tekin tarafında tercüme edilmiştir. ‘Türk olan herkesin gurur duyacağı bir müfredat’ diyerek toplumu ayrıştıran zihniyeti itiraf etmiştir.
Maarif Modeli sadece eğitimin dinselleştirilmesi ve ırkçılaştırılması değildir. Aynı zamanda eğitimin din görevlileri aracılığıyla okullarda verilmesidir. Bu amaçla dini tarikat, cemaat, vakıf ve derneklerle protokoller yapılarak, değerler eğitimi adı altında dini cemaatlerin anaokullarından başlayarak öğretmenlerin yerini almalarının önü açılmaya çalışılmaktadır” düşüncelerine yer verildi.
OKULLARIN FİZİKİ YAPILARI İŞLEVSİZ HALE GETİRİLDİ
Açıklamanın devamı şöyle: “AKP iktidarı bir taraftan sadeleştirme adı altında eğitimin içini boşaltırken, diğer taraftan okulların fiziki yapılarını da işlevsiz hale getirmektedir. Sürekli yeni derslikler yapmakla övünen iktidar, aslında parmağını oynatmadan hayırsever adı altında sermayedarlara okul arsalarını peşkeş çekerek birçok kentte okul binalarını erişimi zor olan yerlere taşımış, bunun sonucunda birçok öğrenci eğitimden koparak ucuz iş gücü olarak güvencesiz yerlerde çalışmaya mahkum edilmiştir.
MESEM adı altında çocuk işçilik anayasaya aykırı olmasına rağmen yasaya sokulmuş, sadece bir yıl içinde ( İSİG verileri) 47 çocuğumuz iş cinayetine kurban gitmiştir.
Okullarda yardımcı personel ihtiyacı can yakıcı bir sorun haline dönüşmüştür. İlçenizden de bildiğiniz gibi şu anda kadrolu yardımcı personel hemen hemen yok denecek düzeydedir. Bunun yerine TYÇP adı altında AKP -MHP ilçe teşkilatlarından referanslı on ay süreyle çalışanlar geçici olarak istihdam edilmektedir.”
OKULLAR DİNİ VAKIF, DERNEK VE CEMAATLERİN KONTROLÜNE SOKULDU
Okulların dini vakıf, dernek ve cemaatlerin kontrolüne sokularak iş barışının bozulduğunun da belirtildiği açıklamada, “Öğretmenler odalarında muhbir öğretmenler türemiştir. Son olayda da görülen budur. Öğretmenler odalarında konuşulan ya da konuşulmayan her şeyden; başta Önder İmam Hatipliler Derneği olmak üzere, bakanlığı ele geçiren cemaatlerin haberi olmakta ve başta bakanlık olmak üzere İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri üzerinde baskı kurarak iş barışını bozmaktadır.
İlçemiz imam Hatip Lisesinde görev yapan üyelerimiz ve diğer meslektaşlarımız da bu uygulamaların hedefi olmuşlardır.
Arkadaşlarımız mesleklerini onurlu bir şekilde yürütüp öğrencilerinin modern dünyayı anlamaları için çaba sarf ederken birileri bundan rahatsız olmuş” denildi.
İSNAT EDİLEN SUÇLAMALAR GÜLÜNÇ HATTA UTANÇ VERİCİ
Açıklamana ayrıca, “ Öğrencilere kitap okutmak. Okuduğu metinleri, eleştirel bakışla yorumlamak. Yedi güzel adam diye tanımlanan muhafazakar yazar ve şairler hakkında yorum yapmak. Müfredatta yer alan, 50-60-70 ‘li yılların sosyo-politik olaylarının edebiyata yansımaları üzerine derste konuşmak. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün onay verdiği okuryazar buluşmasında tavsiye edilen kitabı okumak.
Bu suçlamaların hepsinin aslında ne idari ne de adli mevzuatımızda suç teşkil etmediğini başta cezayı teklif edenler olmak üzere tüm ilgililer bilmekteler. Asıl dertleri; Arkadaşlarımızın ÇEDES adı altında yürütülen dini propaganda aygıtını okula sokmamalarıdır. Arkadaşlarımız, Diyanet görevlisinin öğretmenlerin içeri alınmadığı bir odaya öğrencileri alarak onlara ideolojik söylemde bulunmasını önüne geçmişlerdir Önder isimli derneğin okulu kendi arka bahçesi olarak kullanmasına engel olmuşlardır.
Verilen ya da verilmesi düşünülen cezalar mevzuat hükmü değil Önder isimli derneğin emridir” dile getirildi.
DOSYA İÇERİĞİNİ YASAL HAKKIMIZ OLARAK İSTEDİK
Yasal içeriği istedikleri ve geldiğinde kamuyu bilgilendireceklerini de belirten Eğitim Sen temsilcisi, “Elimize geçtiği anda kamuoyu ile paylaşacağız. Aldığımız duyumlar ÖNDER isimli derneğin dosyaya taraf olarak kabul edildiğine dairdir. Eğer bu duyumlar doğru ise dosyadan sorumlu tüm idari makamlar hakkında görevi kötüye kullanmaktan dolayı suç duyurusunda bulunacağımızın bilinmesini isteriz.
İlçemizde eğitim öğretimin niteliğinin artırılması için çaba gösteren tüm meslektaşlarımızın çabaları kıymetlidir. Datça ilçesinde birçok dersin öğretmeninin olmaması büyük sorundur. İlçede dört adet lise olmasına rağmen kadrolu bir fizik öğretmeni vardır. Dört lisede görev yapan edebiyat öğretmeni sayısı okul başına bir kişiye denk gelmektedir. Bir edebiyat öğretmeni il içi tayinle ayrılmış diğeri idareci olarak görevlendirilmiştir. Matematik derslerinde de durum aynıdır. İlçenin tek Meslek lisesinde görev yapan kadrolu iki elektrik öğretmeni dönem başında sudan sebeplerle sürülmüş, okulda 65 MESEM öğrencisinin devamsızlıktan sınıfta kalmasının sorumlusu olan idareciler yerlerinde kalmışlardır. İlçeyi ve ili yönetenlerin asıl dert etmeleri gereken şey buyken, AKP iktidarının yarattığı cezasızlık iklimi öğrencileri ve velileri cezalandırmakla meşgul olmaktadır” dedi.
SİYASAL İKTİDARIN TAŞERONLARININ DEĞİL, DATÇA HALKININ SESİNE KULAK VERİN
Açıklamanın devamı şöyle: “Başta mülki idare olmak üzere tüm yetkililerin üzerinde demokratik haklarınızı kullanarak bu haksızlığa dur deyin” denilerek, “ Buradan Vali, Kaymakam, İl Milli Eğitim Müdürü ve İlçe Milli Eğitim Müdürüne sesleniyoruz. Siyasal iktidarın taşeronlarının değil, Datça halkının sesine kulak verin. Datça’da görev yapan öğretmenlerin çabalarına destek olun. Almış olduğunuz bu yanlış kararlardan geri dönün. Hatadan dönmek erdemdir. Şunu bilin ki biz haklı olduğumuz her eylemimizle gurur duyduk, hiçbir zaman geri adım atmadık. Cumhuriyetin demokratik değerlerini, geleceğimiz olan çocuklarımızı karanlığa, gericiliğe, ırkçılığa teslim etmedik, etmeyeceğiz.
Hukukun bir sopa gibi kullanıldığı bu dönemde biz haklılığımıza ve halkımıza güveniyoruz. Sizlerin bu ülkenin vergileriyle maaşlarını alan değerli bürokratlar olarak, dosya içeriğindeki iftiralardan bağımsız, somut delilleri değerlendirip arkadaşlarımızın okullarında kalmaları yönünde doğru kararı vereceğinize inanmak istiyoruz. Aksi takdirde hukuk sınırları içinde kalarak fiili meşru tüm haklarımızı sonuna kadar kullanacağımızı bilmenizi isteriz.
Karanlığa asla teslim olmadık, olmayacağız.”
Editor : Mustafa SARIİPEK (Yayın Danışmanı)