Kültür Sanat

EGE VE AKDENİZ’İN GİZLİ CENNETİ DATÇA

Muğla’nın Datça ilçesi doğal güzellikleri, tarihi zenginliklerinin yanı sıra bal, badem ve balık üçlüsü, hem lezzetli hem de sağlıklı bir yaşam tarzını simgeliyor. Akdeniz ve Ege'nin birleşim noktasında olmasının yanı sıra temiz havasıyla da burada yaşayanların uzun ömürlü olmasını sağlıyor.

EGE VE AKDENİZ’İN GİZLİ CENNETİ DATÇA
21-09-2024 15:22
23-09-2024 17:04
MUĞLA

Muğla’nın Datça ilçesi gerçekten de doğal güzellikleri ve tarihi zenginlikleriyle öne çıkan muhteşem bir yer. Akdeniz ve Ege Denizi'nin birleşim noktasında, sakin plajları ve yemyeşil doğasıyla hem huzur arayanlar hem de macera peşinde koşanlar için ideal bir tatil beldesi. Özellikle bal, badem ve balık olarak bilinen 3B’si, lezzet, sağlıklı bir yaşam tarzını simgeliyor. Temiz havası ve güzel iklimi sayesinde burada yaşayanların uzun ömürlü olması da oldukça ilginç. Doğal güzelliklerin yanı sıra, tarihi kalıntılar ve etkileyici manzaralarla dolu bir keşif yapmak isteyenler için de birçok fırsat sunuyor. Datça'nın bu cazibesini keşfetmek için her mevsim ziyaret edilebilir!

 

ESKİ DATÇA AYRICALIĞI

Datça deyince ilk akla gelenler arasında ünlü merhum Can Yücel’i anmazsak yanlış olur. Hele de Yücel’in, “Benim kuzum Datça'ya gömün / Geçin Ankara'yı İstanbul'u! / Oralar ağzına kadar dolu / Alabildiğine de pahalı” şiirini hatırlamamak. Eski Datça’da yani taş yapıların olduğu antik kentte yaşamaya başladığında Can Yücel, ülke genelinden ziyaretçi akınına uğramıştı. Yücel, artık yok ama bölgeyi ziyarete gelenlerin, özellikle de ünlü şairin dizelerinin sonunda söylediği, “Dediğim gibi beni Datça'ya gömün / Şu deniz gören mezarlığın orda / Gömü sanıp deşerlerse katılamam ama” sözlerini gördükten sonra mezarını ziyaret etmeden kimse dönmüyor.

 

CAN YÜCEL EVİ

Can Yücel’in yaşamının son yıllarını geçirdiği ve eserlerini kaleme aldığı yer olarak sade yaşam tarzını ve doğa sevgisini yansıtıyor. Evin atmosferi, şairin eserlerinde sıkça vurguladığı yalınlık ve doğallıkta. Can Yücel’in ölümüyle müzeye dönüştürülen evde ziyaretçiler, sergilenen kişisel eşyalar, fotoğraflar ve kitaplar aracılığıyla şairin yaşamına dair izler bulabiliyor. Can Yücel Evi, edebiyat ve sanat tutkunları için vazgeçilmez bir durak olmakla birlikte Can Yücel’in eşi Şair Güler Yücel’in de ölümünün ardından evde kimse kalmadığı için burayı gezmek artık şansa kalmış durumda. Kızları Su Yücel’in Datça’ya geldiği günlerde gezme şansı yaratılabiliyor.

 

ANTİK ÇAĞLARDAN BERİ ÇOK İLGİ GÖRÜYOR

Antik çağlardan beri cazibe merkezi olmayı sürdüren Datça, 235 kilometrelik sahil şeridi, gizli koylar ve her bütçeye uygun konaklama seçenekleriyle beğenilen yerler arasında. Datça’nın tarihi dokusu, Eski Datça’nın otantik atmosferi ve taş mimarisiyle kendini gösteriyor. Bu sokaklarda dolaşırken, sahil boyunca sıralanan balık restoranlarında mevsimlik lezzetleri tadabilirsiniz. Palamütbükü, Kızılbük ve Ovabükü’nün kristal berraklığındaki sularında yüzmek, günlük tekne turlarıyla doğal limanlarda mola vererek dalış yapmak ise burada yapabileceğiniz diğer keyifli aktiviteler. Datça, hem doğanın hem de tarihin tadını çıkarmak isteyenler için mükemmel bir destinasyon.

 

DATÇA BADEMİ DÜNYACA ÜNLÜ

Dünya’nın en büyük badem yetiştirme alanına sahip olan Amerika’da 30 çeşit badem türü bulunurken Datça’da yetiştirilen 83 çeşidi bulunuyor. Bunların içinde en iyisi cografi işaretli Nurlu Badem. Nurlu Badem, kahverengi renk ve tonlarında olup üç katmanlı olup dışı sert, pütürlü, delikli ve az da olsa kaygan türde. Orta kısmı süngerimsi görüntüde olup içinde kökten uca doğru uzanan kanallar bulunuyor.
Datça’da yerli halk tarafından keşfedilen, özelliklerine göre, yetiştiği bahçe, köy ya da tarla sahibinin isminin verildiği 83 tür badem 2012 yılında yapılan çalışmalar sonucu teker teker teyit edildi. Bunlardan Akbadem, Nurlu, Dedebağ, Kababağ ve Hacı Ali bademleri en kaliteli olanları. Bu çeşitliliğin en büyük avantajı ise yaşanabilecek olumsuz koşullardan dolayı tüm bademlerin aynı şekilde etkilenmiyor olması. Birbirinden farklı aylarda çiçek açan bu türlerden biri ya da birkaçı olumsuz hava koşullarından etkilense de diğerleri etkilenmiyor.

 

KNİDOS ANTİK KENTİ

Karia Yolu’nun önemli duraklarından biri olan bu antik kent, Datça’nın en uç noktasında yer alan ve hem tarihî hem de doğal güzellikleriyle büyüleyen bir yer, Ege ve Akdeniz’in buluştuğu nokta. MÖ 4. yüzyılda Dorlar tarafından kurulan Knidos, Antik Dönem’deki bilim ve sanat merkezi kimliğiyle dikkat çekiyor. Antik tiyatro, Agora, Afrodit Tapınağı ve Apollon Tapınağı gibi önemli yapılar, ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Hem Ege ve hem de Akdeniz’i aynı anda izleyebileceğiniz bir nokta. Antik kentte dolaşırken, geçmişin izlerini takip edebilir, hem tarihi hem de doğal güzelliklerin keyfini çıkararak harika kareler yakalamak mümkün!

 

KIZLAN KÖYÜ VE YELDEĞİRMENLERİ

Özellikle otantik yel değirmenleri, köyün simgesi haline gelmiş ve ziyaretçilerin ilgisini çekerken restore edilen bir tanesinde kahvaltı ve yemek çeşitlerini tatmak mümkün. Geleneksel taş evleri ve dar sokaklarıyla geçmişe yolculuk yapma fırsatını yakalamak mümkün.  Zeytinlikler ve badem ağaçlarının bol olduğu yerde halkın ürettiği zeytinyağı ve bademler, köyü ziyaret edenlerin mutlaka almak istediği ürünler arasında.

 

GEBEKUM TABİAT PARKI

Uzunluğu 7 kilometreyi bulan kumsalı olan 1,8 milyon yıllık fosil kumula sahip Gebekum’un her tabakası bir başka çağı anlatıyor. Her tabakası aslında Datça Yarımadası’nın tarihçesi.
Doğanın milyonlarca yılda oluşturduğu bu kumulda birçoğu endemik 100’den fazla bitki ve hayvan türü yaşıyor. Dünyada ender sayıda olan fosil kumlu, zengin biyolojik çeşitliliği, endemik bitki ve kuş türü, tarihsel bitki kalıntıları ve benzersiz kumsallarıyla doğa tutkunlarını büyüleyen bir yer. Park, rüzgar ve deniz tarafından oluşturulan muhteşem Gebekum kumullarıyla adını almış. Mutlaka gezilmesi gereken yerler arasında.

 

ILICA

Datça Limanının yanında sağlık turizmi açısından da dikkat çekiyor. Mineralli göl sularıyla cilt ve romatizmal rahatsızlıklara iyi gelmesi nedeniyle şifa arayan pek çok insanı kendine çekiyor. Doğal sıcak su kaynakları, özellikle soğuk aylarda ziyaretçilere şifalı sıcak sularda dinlenme imkanı sağlıyor. Gölün sıcak suyundan çıkıp denizde de yüzmek mümkün. Doğal kaynaklarla beslenen bu göl, hem yerel halk hem de turistler için popüler bir dinlenme alanı sunuyor. Gölün etrafını saran yemyeşil doğa, piknik ve kamp yapmak isteyenler için harika bir ortam oluşturuyor.

 

PALAMUTBÜKÜ
Datça’ya gidenlerin mutlaka görmesi hatta bir iki gün kalması gereken bir yer. Can Yücel’in mezarı önüne yapılan yolda kullanılan iri ve yassı çakıl taşlarıyla bezeli sahili masmavi denizi ve huzurlu atmosferiyle tatilcilerin vazgeçilmezi. Knidos yolu üzerinde, Ege ile Akdeniz'in buluştuğu bu cennet köşesi. Sahil boyunca birbirinden güzel balıkçı restoranları, apart ve sevimli mini otelleriyle çok güzel bir tatil cenneti. Yaz aylarında bölgede konaklamak isteyenlerin önceden yer ayırtmalarında yarar var.

 

DİĞER GEZİLMESİ GEREKEN YERLER

Mesudiye, Reşadiye Mahallesi, Sevgi Yolu, Aktur, Datça Limanı, Akvaryum koyu, Hayıt ve Ova bükleri, Balık Aşıran Koyu, Hurmalı Bük, Kovanlık Tabiat Parkı (Küçük Koy), Karaincir Plajı, Perili Köşk Plajı, Hastane Altı Plajı,  Kumluk Plajı, Taşlık Plajı, Kargı Koyu, Domuzbükü (Domuz Çukuru), Kurubük, Yazıköy Plajı (Bağlarözü Plajı), Murdala Koyu.


Editor : Mustafa SARIİPEK (Yayın Danışmanı)
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER