Şanlıurfa'nın Örencik Köyü yakınlarında yer alan ve "tarihin sıfır noktası" olarak adlandırılan Göbeklitepe, 2024 yılında tarihi bir ziyaretçi rekoruna imza attı. 2018 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne dahil edilen bu eşsiz arkeolojik alan, geçtiğimiz yıl 709 bin 643 kişi tarafından ziyaret edildi.
Göbeklitepe, sadece Türkiye'nin değil, dünyanın en önemli arkeolojik alanlarından biri olarak kabul ediliyor. 12 bin yıl öncesine, Neolitik Çağ’a tarihlenen bu tapınak kompleksi, insanlık tarihinin bilinen en eski ibadet yerlerinden biri olarak bilim dünyasının ilgisini çekiyor. Tapınakların, yalnızca ibadet amacıyla inşa edilmiş olmaları, bölgenin dini ve kültürel önemi hakkında pek çok soruyu gündeme getiriyor.
DÜNYA TANIYOR
Ziyaretçi sayısındaki artış, Göbeklitepe'nin dünya çapındaki kültürel ve tarihi değerinin daha fazla takdir edilmesine yol açtı. 2019'un "Göbeklitepe Yılı" ilan edilmesiyle başlayan ilgi, 2021 ve 2022 yıllarında ziyaretçi rekorlarının kırılmasına neden oldu. 2021'de 567 bin, 2022'de ise 850 bin kişi Göbeklitepe'yi ziyaret etti. Ancak 2023 yılı, çevredeki depremler nedeniyle ziyaretçi sayısında bir düşüş yaşanmasına sebep oldu; 2023'te yalnızca 317 bin kişi alana geldi.
2024 yılı itibarıyla Göbeklitepe, bir kez daha büyük bir ilgiyle karşılandı ve 709 binin üzerinde ziyaretçi ağırlayarak bir başka başarıya imza attı. Bu artış, bölgedeki altyapı yatırımlarının ve korunma önlemlerinin ne kadar önemli olduğunu da ortaya çıkardı.
HEM ARKEOLOJİK BİR MİRAS HEM DE TURİZM MERKEZİ
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından açıklanan verilere göre, Göbeklitepe, hem arkeolojik bir miras hem de turizm merkezi olarak önemini her geçen yıl daha fazla hissettiriyor.
Göbeklitepe'nin benzersiz yapıları, sadece antik dünyanın sırlarını değil, aynı zamanda bugünün insanlık tarihinin de gözden geçirilmesine neden. Dünya çapında ilgi gören bu alan, aynı zamanda bölge ekonomisine de önemli bir katkı sağlıyor ve bölgedeki turizmin canlanmasında etkili oluyor.
DÜNYANIN EN ESKİ VE EN BÜYÜK TAPINMA MERKEZİ
Göbeklitepe'nin tam olarak ne amaçla kullanıldığına dair pek çok soru işareti bulunmakla birlikte, günümüze kadar yapılan kazılar, buranın dünyanın bilinen en eski ve en büyük tapınma merkezi olduğunu ortaya koyuyor. 12 bin yıllık geçmişiyle Neolitik Çağ’a ışık tutan Göbeklitepe, dini ritüellerin ve kült yapılarının, avcı-toplayıcı toplumların yerleşik hayata geçişindeki etkisini kanıtlamış.
Alman arkeolog Prof. Dr. Klaus Schmidt tarafından 1995 yılında başlatılan kazı çalışmaları, 2014'teki ölümüne kadar devam etti ve bu süreçte Göbeklitepe’nin sırları büyük ölçüde gün yüzüne çıktı. Kazılarda ortaya çıkan büyük taş sütunlar, hayvan figürleri ve semboller, buranın dönemin önde gelen kültürel ve dini merkezi olduğunu ortaya koydu.
GİZEMLİ DİKİLİTAŞLAR
Devasa 'T' formlu dikilitaşlar, her biri 6 metreye kadar yüksekliği ve 40 tona kadar ağırlığı ile görenleri hayrete düşürüyor. Bu dikilitaşlar, dairesel bir düzende yerleştirilmiş ve taş duvarlarla birbirine bağlanmış. Gün yüzüne çıkarılan 6 taşın yanı sıra yapılan jeomanyetik ölçümler, toplamda 20 civarında dikilitaş bulunduğunu ortaya koyuyor.
Dikilitaşların üzerindeki hayvan figürleri, stilize insan heykelleri ve soyut semboller, Göbeklitepe'nin dini işlevini kanıtlayan önemli bulgular arasında yer alıyor. Taşlardaki el, kol ve parmak motifleri ise erken Neolitik dönemde insanların sanatsal ve dini düşüncelerini nasıl ifade ettiklerini gözler önüne seriyor. Göbeklitepe, bu yapılarıyla tarih öncesi dönemdeki insan kültürüne dair önemli ipuçları sunuyor.
12 BİN YIL ÖNCESİNDE NASIL TASARLANDIĞI HALA CEVAPSIZ
Kazılarda tarih öncesi yaşama dair elde edilen her türlü veri ve bilimsel sonuç insanlık tarihi açısından da büyük önem taşıyor. Yerleşim ve tarım kavramlarından çok uzak olan avcı ve toplayıcı insan toplulukları zamanında, şehir hayatına henüz geçmeden inşa edilen ilk tapınak olan Göbeklitepe, son yılların "en büyük arkeolojik keşfi" olarak gösteriliyor. Yaklaşık 12 bin yıl öncesinde nasıl tasarlandığı hala cevap bulamayan tapınak, Mısır Piramitleri'nden ve İngiltere'deki Stonehenge'den yaklaşık 7 bin 500 yıl önce inşa edilmiş olmasıyla da tüm dikkatleri üzerine çekiyor.
GÖBEKLİTEPE’NİN İHTİŞAMI ARKEOLOJİ MÜZESİ
Müze koleksiyonunda yer alan en dikkat çekici parçalar, Göbeklitepe tapınaklarında bulunan taş rölyefler. Leopar, yaban domuzları, leylek, tilki, ceylan, akrep, yılan gibi hayvan figürleri, dönemin dini sembolizmini ve animistik inançları sergiliyor. Müzede sergilenen başsız insan figürü tapınakların sembolik anlamını çözmeye çalışan araştırmacılar için önemli bir bulgu. Bir diğer ilginç parça gerçek boyutlarda yapılan replika, Göbeklitepe’nin taş yapıları ve mimarisi yeniden hayat bulmuş durumda.
GÖBEKLİTEPE’NİN TEKRAR KEŞFİ
Göbeklitepe, 1963 yılında İstanbul ve Chicago Üniversiteleri'nin ortak araştırmasıyla keşfedildi ancak gerçek önemi, 1994’te Klaus Schmidt tarafından anlaşılabildi. 1995 yılında kazılar başlamış ve Schmidt, 2014’teki vefatına kadar bu kazıların başkanlığını üstlendi. Onun çalışmaları, Göbeklitepe'nin insanlık tarihindeki yerini netleştirmiş ve Neolitik Devrim ile ilgili anlayışımızı derinden etkilemiştir. Kazılar, halen Şanlıurfa Müzesi ve Alman Arkeoloji Enstitüsü işbirliğiyle devam ederken, Doğuş Grubu ise 2035 yılına kadar Göbeklitepe’nin ana sponsoru olmaya devam ediyor.
Editor : Mustafa SARIİPEK (Yayın Danışmanı)