
Şanlıurfa Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulunda (MYO) müdürlük görevini yürüten Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İbrahim Halil Yaşar’ın Rektör Mehmet Tahir Güllüoğlu ile yaşadığı bir telefon görüşmesi sonunda görevden alındığı öğrenildi.
Şanlıurfa Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulunda (MYO) müdürlük görevini yürüten Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İbrahim Halil Yaşar, iddiaya göre Rektör Mehmet Tahir Güllüoğlu ile bir telefon görüşmesi yaptı. Telefonda iki arasında ipler gerilince Doç. Dr. İbrahim Halil Yaşar görevden alındı.
Olaya tepki gösteren Yaşar, Güllüoğlu’nun kendisini aşağılayarak tehdit ettiğini iddia etti. Yaşar, yaptığı yazılı açıklamada, onur ve şerefinin makamdan daha değerli olduğunu belirterek, "Harran Üniversitesi’nin değerli ve onurlu bilim insanları, Ortak Dersler Koordinatörlüğü (ODK) sınav ve uygulamalarının planlamadan yoksun, işlevsiz ve sorunlu olduğu hepinizin malumudur. Cuma günü saat 17:00’da bu konuya ilişkin Rektör’ün şahsımı aramasıyla aramızda bir telefon görüşmesi gerçekleşmiştir. Rektör, zaman, mekan, fail ve fiil unsurlarını açıklamadan, ODK ile ilgili yaşandığını söylediği birtakım sorunları gerekçe göstererek şahsıma karşı devlet adabı ve akademik nezaket sınırlarını aşan bir üslup ile diyaloga girişmiştir. Ben konuyu anlamaya çalışıp, araştırarak kendisini hemen bilgilendireceğimi söylesem de Rektör, yanında başka insanların da bulunduğunu özellikle belirterek, beni ve müdür yardımcılarımı ’benim canımı sıkma, ben size ne yapacağımı iyi biliyorum’ gibi yakışıksız ifadelerle aşağılamış ve kadro vermemekle tehdit etmiştir. Hatta adını ve kim olduğunu dahi bilmediği müdür yardımcılarımın kendilerine başka bir yer bulmalarını bu üniversitede barınamayacaklarını söylemiştir. Kendisinin bu üslubuna karşı devlet terbiyesi ve akademik nezaketi elden bırakmamaya gayret etsem de hakaretamiz üslubunu ısrarlı şekilde sürdürmeye devam etmiştir. Her ne kadar umuma açık ifade edilmese de Rektör’ün adaba ve edebe mugayir bu üslubu hepinizin malumudur. Bu husustaki rahatsızlıktan cumhurun kahir ekseriyeti haberdar ve mustarip olup tekrarı, malumun ilanından başkaca bir anlam ifade etmeyecektir. Bilinmelidir ki bilim adamlığı, şahsım açısından en önemli vasıf ve birinci önceliktir. Makam, para, şöhret vesaire hırslar şahsi dünyamda kabul gören şeyler değildir. İzzet ve şeref ancak Allah’a ait olup insanların şahsıma atfedeceği şirinliklere de karnım toktur" dedi.
"Yükselen memleketimizin en önemli ihtiyacı olan yetişmiş insan kaynağının lokomotifi hükmündeki akademide saygı, edep ve adap sınırlarını aşan bir üslup ve muameleye muhatap olmak son derece üzücüdür" diyen Yaşar, "Birileri için makam ve mevki ile bunların sağladığı nimetler vazgeçilmez ve sevimli gelebilir. Ancak İbrahim Halil Yaşar açısından bunların herhangi bir kıymet-i harbiyesi yoktur. Hiçbir sebep, sayın rektörün belli bir süreliğine emanetini yüklendiği kurumun şerefli personellerine hakaret etmesini haklı gösteremez. İlgili mevzuat, maiyetinde çalışan insanlara karşı özenli davranmayı vaaz ederken, maalesef sayın rektör, hakareti, tehdidi ve aşağılamayı tercih etmektedir. Unutulmamalıdır ki devletimiz ve kurumlarımız kalıcı, şahıslar ise fani ve geçicidir. Nitekim bizlerden önce de buralarda çokça insanlar gelip geçmiştir. Hülasa mensubu olmayı en büyük onur saydığım Yüce Türk Milleti ile hizmetkarı olduğum Türk Devleti’nin geleceği olan genç nesillerin yetişmesine katkı sunmak en büyük idealimdir. Bundan başkaca bir arzum ve emelim de bulunmamaktadır. Saygın Türk akademisinin bir üyesi olarak hiç kimsenin hakaretini sineye çekecek değilim ve bu çirkin tavrı reddediyorum. Bundan memnuniyet duymasam da devlet terbiyesi dışına çıkmadan şerefli ve onurlu bir tepki göstermeyi ise zaruri görüyorum. Harran Üniversitesi Sayın Tahir Güllüoğlu’nun şahsi mülkü olmadığı gibi bu kurumda çalışan hiçbir onurlu insan da kendisinin şahsi hizmetkarı yahut köyündeki azapları değildir. Harran Üniversitesi ülkemizin gözbebeği bir eğitim kurumu bizlerse devletimizin ve milletimizin bekası için çalışan onurlu insanlarız. Yardımcılarım ve maiyetimde çalışan tüm personelin hakkını ve hukukunu savunmak benim için bir namus meselesidir. Meselenin kişiselleştirilmesi durumunda Cumhurbaşkanlığı başta olmak üzere gerekli kurumlar nezdinde girişimlerde bulunacağımı da açıkça beyan ediyorum. Hatırlatmak isterim ki adalet incinirse her şey incinir. Allah’tan gayrı çekinecek ve korkacak kimse de yoktur. Allah’ın takdirinden öte bir kuvvet ve kudret de yoktur. O, dilemedikçe bir şey olmaz, O dilerse de kimse mani olamaz. Böyle inandık böyle iman ettik" ifadelerine yer verdi.
HABER KAYNAĞI : İHA
Editor : Haber Merkezi