Gündem

Köyceğiz’de 6 Şubat depremi ve Kartalkaya eylemi

Köyceğiz Emek ve Demokrasi Platformu, 6 Şubat depreminin üzerinden iki yıl geçerken, depremdeki kayıpların ihmalkarlık, rantçılık ve plansızlıkla bağlantılı olduğuna dikkat çekti.

Köyceğiz’de 6 Şubat depremi ve Kartalkaya eylemi
07-02-2025 13:02
07-02-2025 14:06

Muğla Köyceğiz Emek ve Demokrasi Platformu, 6 Şubat 2023'teki Kahramanmaraş merkezli depreminin üzerinden iki yıl geçerken, depremde yaşanan büyük kayıpları ve felaketi değerlendirdi. Platform adına açıklamayı okuyan DİSK Emekli Sen Ege Bölge Baştemsilci yardımcısı Aydın Ağlamaz, depremin sadece doğal bir afet olmadığını, yıllardır süregelen rant düzeni, ihmalkarlık ve plansızlığın bir sonucu olduğunu vurguladı.

Açıklamada, depremin ardından yaşanan acıların sadece doğanın değil, merkezi yönetim ve yerel iktidarın sorumsuzluklarının ve halkın güvenliğini hiçe sayan politikaların bir yansıması olduğu belirtildi.

 

ÖLÜMLERİN ENGELLENEBİLECEĞİ İŞ KAZALARI NEDEN ÖNLENEMİYOR

Açıklamada, depremler, yangınlar, trafik kazaları ve iş kazalarındaki ölümlerin de çoğunlukla önlenebilir sebeplerle gerçekleştiği ifade edildi. Ayrıca, iktidarın imar affı gibi düzenlemelerle güvenli yapılaşmayı engellediği, bunun da halkın can güvenliğini tehlikeye attığı belirtildi.

Platform, Kartalkaya Yangınında 78 yurttaşın hayatını kaybetmesine ve bu ölümlerin sorumluluğunun, ihmalkar yetkililer ve rant hırsıyla hareket eden sermaye sınıfına ait olduğuna dikkat çekerek, bu tür felaketlerin önlenebilir olduğu bir gerçeğini hatırlattı. 6 Şubat depremi sonrasında aradan geçen iki yılın, felaketin esas sorumlusunun siyasi iktidarın ve merkezi yönetimin denetimsiz, plansız, rant odaklı politikaları olduğunu gösterdiği ifade edildi.

 

İNSAN ELİYLE YARATILAN TRAJEDİNİN SONUCU

Açıklamanın devamı şöyle: “Yıkılan binalar, enkaz altında kalan hayatlar, çöken umutlar; hepsi, insan eliyle yaratılmış bir trajedinin sonucudur. Hâlâ tek bir yetkilinin dahi istifa etmediği, hesap sormanın ve vermenin yerini cezasızlığın aldığı bu süreçte, yaşanan ölümlerin kader değil, siyasi tercihlerin sonucu olduğu açıktır. Merkezi yönetim, afet yönetiminde tam anlamıyla sınıfta kalmış, kriz anında depremzedeleri yalnız bırakmıştır. Yardım çağrılarının bürokrasiye takılması ve koordinasyon eksikliği insanların enkaz altından kurtarılmayı günlerce beklemesine sebep olmuştur. Deprem sonrası verilen sözler yerine getirilmemiş, kalıcı konutlar sağlanmamış, halk insani olmayan koşularda konteynır kentlerde yaşamaya mahkûm edilmiştir. Barınma hakkı bir lütuf değil, anayasal zorunluluktur. Ancak bu zorunluluk görmezden gelinmiş, geçici konteynır kentler insanlar için bir yaşam biçimi haline getirilmiştir. İnsanca yaşama hakkı ihlal edilerek halk teneke kutulara mahkûm edilmiştir.”



DEPREM SONRASI SİYASİ BASKILAR ARTMIŞ

“Bununla birlikte, deprem sonrası siyasi baskılar artmış, belirli bölgelere yönelik ayrımcı politikalar izlenmiş, afetin insani boyutu göz ardı edilerek siyasi rant sağlama çabaları öne çıkmıştır” denilen açıklamanın devamında, “Afetin sorumluluğunu üstlenen herhangi bir yetkili olmazken, kamu kaynaklarının nasıl kullanıldığına dair şeffaf bir açıklama yapılmamış, hesap verebilirlik mekanizmaları işletilmemiştir. Sağlık ve eğitim gibi temel haklar ihmal edilmiş, deprem bölgesinde sağlık hizmetlerine erişim ciddi ölçüde aksarken, okul binalarının farklı kurumlara tahsis edilmesi eğitim hakkını da olumsuz etkilemiştir. Bunun yanı sıra, yerinde dönüşüm ve rezerv alan uygulamalarında halkın söz hakkı yok sayılmış, bölgenin ekolojik dengesi de zarar görmüştür. Tüm bu gelişmeler, afet sonrası sürecin halkın temel haklarına ve insanca yaşam taleplerine uygun şekilde yönetilmediğini göstermektedir” ifadeleri yer aldı.

 

HALKIN TALEPLERİ
Aydın Ağlamaz açıklamasının devamında, “Yoksunlukları devam eden deprem bölgesindeki halkın talepleri şu şekildedir;
* Yıkılan Aile Sağlığı Merkezlerinin yerine yenileri hızla inşa edilmelidir.
* Nitelikli ve erişilebilir sağlık hizmetleri sağlanmalıdır.
* Başta dezavantajlı gruplar olmak üzere, tüm depremzedelere düzenli ve sürdürülebilir psikososyal destek sağlanmalıdır.
* Okul binaları eğitim dışında başka amaçlarla kullanılmasının önüne geçilmeli çocukların eğitim hakkının gasp edilmesine izin verilmemelidir.
* Rezerv ve riskli alanlarda dönüşüm süreçlerinde bölge halkının görüşleri dikkate alınmalıdır.
* Depremzedeler, yaşadıkları bölgelerin yeniden inşasında söz sahibi olmalıdır.

ANAYASAL HAKLAR ASKIYA ALINMAMALI
* Deprem bölgesi için devlet özel bütçe ayrılmalıdır. Bölgedeki ekonomik kriz derinleşirken halkın mağduriyeti giderilmelidir.
* Kentlerin altyapı ve üstyapı sorunları hızla giderilmelidir.
* Deprem sonrası bölgenin doğası, havası ve toprağı korunmalı; çevreye yönelik tahribat son bulmalıdır.
* Depremde kaybolan vatandaşlarımızın akıbeti açıklığa kavuşturulmalıdır.
* Barınma, sağlık, çevre ve bilgi edinme hakları korunmalı, anayasal haklar askıya alınmamalıdır.
* Deprem sonrası yaşanan ihmallerin sorumluları tespit edilmeli ve yargılanmalıdır.
* Deprem vergilerinin nerede ve nasıl kullanıldığı kamuoyuna açıklanmalıdır.
* Halk, geçici konteynır kentlerde yaşamaya mahkûm edilmemeli, kalıcı ve güvenli konutlara ücretsiz erişim sağlanmalıdır.
* Depremzedelerin yaşam standartları iyileştirilmeli, temel hakları güvence altına alınmalıdır.

 

HESAP VERMEYEN BU FELAKETİN SORUMLULARINA SORUYORUZ
*
Milyonlarca liralık deprem vergilerinin nereye harcandığını soruyoruz, soracağız.
* Depremde devletin günlerce, haftalarca, aylarca nerede olduğunu soruyoruz, soracağız.
* Televizyonlarda yapılan sadaka şovlarıyla toplanan milyarların nereye kaybolduğunu soruyoruz, soracağız.
* Çıkarılan imar aflarına ve göz yumulan çürük binalara verilen ruhsatlara kimlerin imza attığını soruyoruz, soracağız.
* Kızılay'ın nasıl çadır sattığını soracağız!
* Yanıtlarını bildiğimiz bu soruları, suçluları unutturmamak için sormaya devam edeceğiz.
* Piyasacı, özelleştirmeci, rantçı bu halk düşmanı tek adam rejiminden de kurdukları saray iktidarından da hesap soracağız.

 

KARA KADERİ DEĞİŞTİRECEĞİZ
* Türkiye'ye reva görülen bu kara kaderi değiştireceğiz.
* Şimdiye kadar ihmaller sonucu hayatını kaybeden tüm canlarımız için, onların arkada kalan hatıraları için haklarını aramaya devam edeceğiz.
* Yine kendimiz ve sevdiklerimizin de başına tekrar tekrar bu gibi felaketlerin gelmemesi için, ya bu düzeni tüm canlılara uygun hale getireceğiz ya da bu düzen bizleri öldürmeye devam edecek. Unutmadık, unutturmayacağız.


Editor : Mustafa SARIİPEK (Yayın Danışmanı)
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER