CHP Muğla İl Başkanı Av. Zekican Balcı, yaptığı yazılı açıklamayla iktidarın ekonomik kriz bahanesiyle Muğla'daki orman, tarım ve sit alanı vasfındaki 39 farklı taşınmazı satışa çıkarmasına sert bir dille tepki gösterdi. Balcı, bu satışların sadece bugünün değil, geleceğin de namus borcu olan milletin hazinesine sahip çıkmamak anlamına geldiğini vurguladı.
Türkiye'de ekonomik krizin derinleştiği bir dönemde iktidarın kolaycı ama yanlış bir yol izleyerek milletin alın teriyle kutsallaşmış topraklarını satılığa çıkardığını belirten Balcı, sadece Muğla'da yaklaşık 520 milyon TL muhammen bedelli değerli arazilerin satış listesinde olduğunu kaydetti. Datça'nın zeytinlikleri, Bodrum'un kıyıları, Marmaris'in kırsal arazileri, Fethiye'nin ormanlarının satılırken kamuoyuna "ekonomiye nefes olacak" masallarının anlatıldığını ifade etti.
Balcı, Bir milletin hazinesi sadece kasasındaki altınlar değildir; tarlasındaki toprak, ormanındaki ağaç, denizindeki mavidir.
Ve bu hazineye sahip çıkmak, yalnızca bugünün değil, geleceğin de namus borcudur.
Bugün Türkiye’de ekonomik kriz her geçen gün derinleşirken, iktidar yine en kolay ama en yanlış yolu seçiyor: Toprağı, ormanı, zeytinliği; kısacası milletin alın teriyle kutsallaşmış varlıkları satılığa çıkarıyor.
Sadece Muğla’da, toplam muhammen bedelleri yaklaşık 520 milyon TL'yi bulan orman, tarım ve sit alanı vasfındaki 39 farklı taşınmaz satış listesine kondu. Yani zeytinlikler, kıyılar, ormanlar artık yalnızca bizim değil, en yüksek teklif verene ait olacak.
Datça'nın zeytinlikleri, Bodrum’un kıyıları, Marmaris’in kırsal arazileri, Fethiye'nin Faralya ve Göcek ormanları satılırken, kamuoyuna yine "ekonomiye nefes olacak" masalları anlatılmaya hazırlanılıyor.
Tıpkı, Sayın Ekrem İmamoğlu’na yapılan siyasi darbenin hemen ardından hız verilen Kanal İstanbul projesinde olduğu gibi.
Arap ülkelerinde boy gösteren "Kanal İstanbul'dan ev al, Türk vatandaşı ol" reklamlarıyla yalnızca toprak değil, bağımsızlık da pazarlanmak istenmektedir
Ve anlıyoruz ki; satılan sadece toprak değil, bir milletin geçmişi ve geleceğidir.
Bunlar yaşanırken bazı çevrelerin CHP'li belediyelerin yaptığı taşınmaz satışlarını örnek göstererek bugünkü vahim tabloyu perdelemeye çalıştığını görüyoruz. Belediyelerimizin yaptığı satışlar, hükümetin yarattığı derin ekonomik kriz karşısında hizmet üretimi için kaynak yaratma amacıyla;
• Şeffaf ihale yoluyla,
• Belediye meclisi onayıyla,
• Geliri doğrudan halkın altyapı, ulaşım ve sosyal ihtiyaçlarına dönüştürülerek gerçekleştirilmiştir.
Ataların emaneti olan bu topraklar, belediyeler eliyle ranta değil, halkın ortak kullanımına açılmıştır.
Bir kamu binasının geliriyle çocuk parkı yapılması mı sorundur; yoksa ormanı, plajı, zeytinlikleri bir kalemde yabancıya devretmek mi?
Bir zamanlar dönemin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, "Babalar gibi satarım" demişti.
Bakanlar değişse de zihniyet değişmedi.
Milletin ve memleketin geleceği, 'babalar gibi satarım' diyenlerin değil, 'evladım gibi korurum' diyenlerin ellerinde büyüyecektir.
Cumhuriyetin kurucu partisi olarak bizler biliyoruz ki, krize karşı güven vermek, vatan toprağını satmakla değil; adaletle, eğitimle, üretimle, bilimle ve bunların hepsini kapsayan kararlı reformlarla olur. Çünkü toprak satılırsa, geriye sadece bir isim kalır; ruhu gider, bağımsızlık gider.
Ve unutulmamalıdır ki Türk Dil Kurumu'na göre "vatan toprağını satmak",
“Vatanın bağımsızlığına, geleceğine zarar verecek biçimde toprak bütünlüğünü bozmak, vatana ihanet etmektir.”
Toprak milletindir!
Ve bu emanete sahip çıkmak, yalnızca bugünün değil, gelecek nesillerin de hakkını korumak demektir." ifadelerini kullandı.
Editor : Arzu BARIŞKANER
