![MUĞLA’DA “HAYALETKÖY’ÜN ACI HİKAYESİ](https://www.marmarisyenisayfa.com/files/uploads/news/default/n-a-405405.webp)
Muğla’nın Fethiye ilçesinde bulunan 5 bin yıllık geçmişe sahip Levissi diye bilinen tarihi Kayaköy, ziyaretçi akınını her geçen yıl katlayarak sürdürüyor. Dünya Savaşı’nın zor süreçlerinde bile Rumlar ve Türkler, burada fazla sürtüşme olmadan yaşamalarına rağmen, komşuları ve doğup büyüdükleri topraklardan ayrılmaları son derece zor olmuş. Gidenlerin yeri dolmayınca bir asra yakındır “Hayalet Köy” olarak anılan Kayaköy’ün acı hikayesi.
EN ÇOK ZİYARETÇİ ÇEKEN ÖREN YERLERİ ARASINDA
2021 yılında da salgına rağmen en çok ziyaretçi çeken ören yeri olmasının ardından her sene yine sıralamada üst sıralardaki Fethiye müzesine bağlı ören yerleri içerisinde Kayaköy, corona virüsüne rağmen bir önceki yılın bir buçuk katı kadar yerli ve yabancı turist ziyaret etmişti. Sonraki yıllarda da üst sıraları bırakmayan, doğal güzellikleri ve el değmemiş koylarıyla turistlerin tatil adresi.
Birçok turist, deniz, kum ve güneşin yanı sıra geçmişi binlerce yıl öncesine uzanan antik kentler ile buralarda gün yüzüne çıkarılan eserlerin sergilendiği müzeleri gezmek için Fethiye’yi tercih ediyor.
1. Dünya Savaşı’nın zor süreçlerinde bile Rumlar ve Türkler, burada fazla sürtüşme olmadan yaşamalarına rağmen, komşuları ve doğup büyüdükleri topraklardan ayrılmaları son derece zor olmuş. Gidenlerin yeri dolmayınca bir asra yakındır “Hayalet Köy” olarak anılan Kayaköy’ün acı hikayesi de bir o kadar ilginç.
KAYAKÖY SEVGİSİ GÖSTERMELİK OLAMAZ
Kayaköy’de aile kökenleriyle birlikte geçen yaşantının tanıkları geçmişle ilgili insanların birbirlerine olan saygı ve sevgisini anlatıyor. Kayaköy’de aslında insanlar küçük, büyük diye ayrılmamış hiçbir zaman. Ayrılamayacağı da yaşanmış öyküler anlatılıyor. Burada yaşayan bir insanın yedi yaşıyla yetmiş yaşı arasındaki fark, okuduğu kitaplar, tanıdığı insanlar, sevdikleriyle geçirdiği zaman ve biriktirdiği anılar. Köyde bütün yaşanmış gerçekler insanın burnunu sızlatıyor. Kayaköy sevgisinin göstermelik olmadığı da verilen bilgiler arasında.
RUMLARLA TÜRKLER ÇOK İYİ ANLAŞAN İKİ ULUS OLMUŞ
Kayaköy’de Rum ve Türklerin dostça yaşamayı başarmış iki ayrı ülke insanı olduğu bölge yaşayanlarınca dile getiriliyor. Bağları Antik Likya’ya kadar giden, yaklaşık 4 bin yıllık geçmişi olan bir yer olan Kayaköy’de, yani Levissi’de Rumlar yamaçlardaki kesimde yaşarmış. Müslümanlar ise Kayaçukuru diye bilinen Kaya Ova yerleşim alanında. Burada kadim kültürünü ortaya koyarak bu kültürün verdiği olgunlukla da aralarında pek fazla bir sürtüşme olmamış. Sadece İzmir’in işgali sırasında tatsız, ‘Şımarıklık’ denilebilecek ölçüde bir hadise yaşanmış. Çok can yakan bir şey değilmiş.
İZMİR’İN İŞGALİ ŞIMARIKLIĞI TEK SÜRTÜŞME
İzmir’in işgali sırasında birkaç genç Rum’un hava atmaya kalkışmasını Hacı Yusuf’un nasıl bastırdığı şöyle anlatılır: “Mavri Mira Cemiyeti üyesi gençlerden bir kaçı Barba Dimitri’nin avlulu kahvesinde iyice alkol aldıktan sonra, Kuyubaşı’na doğru nara atarak yürüyüşe geçip havaya silah sıkmışlar. Kayaköy’de dönemin karakol komutanı, olan Hacı Yusuf (Karaören), ‘Mayıs’ isimli atına atlayıp, yanına da Abdullah Çavuş’u da alarak meydana inmiş. Mavzerini havaya ateşleyerek Kuyubaşı Meydanını dolaşması şımarıklığın yatışması için de yetmiş zaten. Bunun dışında bölgede öyle başka bir sürtüşme olmamış.
İSTEKSİZ VE ÇOK ACI BİR MÜBADELE
Kurtuluş Savaşı sonunda 11 Ekim 1922’de Nüfus Mübadelesi Anlaşmasının imzalanmasından da önce bölge yaşayanlarının bundan hiç memnun olmadığını da söylenenler arasında. Herkes tedirgin ve buralardan ayrılmak istemiyormuş. Meğri (Fethiye) ve Levissi’nin ileri gelen Rum tüccarları bir araya gelip heyet oluşturarak son bir çabayla Ankara’ya Mustafa Kemal Paşa ile konuşmak için yola çıkmışlar. Uzun ve zor bir yolculuktan sonra Ankara’ya ulaşılmış ama Mustafa Kemal Paşa ile görüşmek mümkün olmamış. Gözyaşları içinde Rumlar bölgeden uğurlanmış. Mübadeleden sonra uzunca bir sürede gidenlerin tekrar aynı topraklara dönmeleri yasal engeller nedeniyle mümkün olmamış. 1970’li yıllarda o engeller kalktıkça, gidenler olmasa da bile onların çocukları turistik amaçlarla atalarının doğup, büyüyüp gönülsüz olarak terk ettikleri toprakları görmek için gelmeye başlamışlar. Hatta gelenler atalarına verdikleri sözleri de bir avuç toprağı mendillerine bohçalayarak götürüp onların mezarlarına dökerek yerine getirmişler.
LEVİSSİ KADERİYLE BAŞ BAŞA BIRAKILDI
Kayaköy’ü ve özellikle de Levissi bölgesi, yani mübadelede Rumların terk ettikleri bölge çok uzun yıllar kaderiyle baş başa kaldığı da bölgede eski yaşayanların anlattıkları arasında yer alıyor. Gidenlerin yerine mübadelede Balkanlar’dan gelenlere burada yer gösterilmiş. Gelenlerin yaşam şekli daha çok hayvancılık ve tarımla uğraşan insanlar oldukları için o yamaçlardaki ev dokusu onların yaşam biçimlerine uymamış. Bulabilenler ovalarda yaşamaya çalışırlarken bulamayanlar yerlerini satıp şehir merkezine gelmişler. Böylece orada da tüten baca sayısı yok denecek kadar azaldı. Adeta Levissi kaderiyle baş başa bırakılmış.
CİDDİ BİR PROJE İLE TEKRAR KAZANILABİLİNİR
Hala Kayaköy’de 3 binden fazla yapı olduğu da verilen bilgiler arasında yer alırken ciddi bir proje ile dünya mirası olarak kısım kısım, sokak sokak tekrar kazanabileceği düşünülüyor. Rumların yaşadığı dönemde 2 büyük kilise, sokak aralarında onlarca şapel vardı. 2 büyük okulu, doktoru, 2 eczanesi ve çok daha ilginç olanı ise haftalık olarak çıkan rutin bir Karya adında gazetesi bile yayındaymış. Yani dönemin bir kültür merkeziymiş. Buradan gidenler çok daha fazla 3 bin evden 4’er kişi gitse çok ciddi bir rakam. Fakat buraya gelenler gidenlerin dörtte biri kadar çok az sayıda olmuş. Evlerin tümünü doldurmaları mümkün olmadığı için sadece yamaçlardaki evlerde iskan edilirler. İnsanlar da orada çok fazla barınamayıp buralarda yaşam pek fazla sürmemiş. Şimdilerde yeni yeni Levissi eteklerinde yeni yapılaşmalar var. Bunlar da mübadele döneminde iskan hakkı elde edenler buraları satıyor. Restore ediliyor. İyi yapılanlar da var, canına okunanlar da var.
Editor : Mustafa SARIİPEK (Yayın Danışmanı)