Yaşam

MARMARİS’TE TORUNUN TORUNUYLA YAŞAYAN 101’LİK DELİKANLI

Muğla’nın Marmaris ilçesinde 1923 yılında doğan eski süngerci ve kaptan Hasan Karayiğit, 5 nesil bir arada yaşıyor. 4 neslin de kaptan olduğu ailede “Torunun torunu” ile yaşayan 101’lik delikanlı kendi işini gördüğü gibi evin odunlarını bile kırabiliyor. “Akli melekelerim şükür yerinde” diyen Karayiğit geçmişiyle ilgili her şeyi hatırlıyor.

MARMARİS’TE TORUNUN TORUNUYLA YAŞAYAN 101’LİK DELİKANLI
26-06-2024 12:02
01-07-2024 11:28
MUĞLA

Muğla’nın Marmaris ilçesine 61 kilometre uzaklıktaki Bozburun Mahallesi’nde 5 nesil olarak yaşayan 101 yaşındaki eski süngerci ve kaptan Hasan Karayiğit kapılarını YENİ SAYFA’ya açtı. 4 neslin de kaptan olduğu ailede “Torunun torunu” ile yaşayan 101’lik delikanlı her türlü kendi işini gördüğü gibi, bu yaşına rağmen evin odunlarını bile kırabilecek kadar dinç. “Akli melekelerim şükür yerinde” diyen Karayiğit geçmişiyle ilgili her şeyi hatırlıyor.

1923 yılında Marmaris’in Turgut Mahallesinde doğarak evlendiğinde Bozburun’a yerleşen Hasan Karayiğit çiftçiliğinin yanı sıra, süngercilik, kaptanlık, dalgıçlık, balıkadamlık yaptıktan sonra halakendi teknelerinde kalafat ustalığı yapmayı sürdürüyor.

 

KARAYİĞİT SÜLALESİ MARMARİS, İSTANBUL VE İZMİR’DE YAŞIYOR

Karayiğit sülalesi olarak Marmaris’ten ayrı olarak İstanbul ve İzmir’de de akrabalarının olduğu geniş bir sülaleye sahip olduklarını belirten Hasan Karayiğit’in şu an yaşadığı 5 nesil şöyle:
1. Nesil: Hasan Karayiğit (101). 2’si kız 3 çocuğu, 5 torunu var. 2. Nesil: Oğlu Salih Karayiğit (71). Kızı ve oğlu var. 4 torun sahibi. 3. Nesil: Torun Zafer Karayiğit (51). Kızı ve oğlu var. Bir torun sahibi. 4. Nesil: Torunun çocuğu Gizem Karayiğit Ünlü (31). Bir oğlu var. 5. Nesil: Torunun torunu Salih Karayiğit 4,5 yaşında.

 

82 METREYE KADAR DALDIM
Babasının 20 sene boyunca Yunanlılarla birlikte daldığını ve bu süreç içinde vurgun yemediğini, kendisinin de babasının tavsiyelerini tutması nedeniyle su altında sıkıntı yaşamadığını belirten Hasan Karayiğit, “Ben de 20 sene dalgıçlık yaptım. Torbalı’da 82 metreye kadar indim. Balık adamı olarak da aşağı yukarı 70-80 metreye kadar daldım.  Bozcaada’dan Akdeniz’e kadar dalmadığım yer kalmadı. Denizleri karadan daha fazla tanırım. Bozcaada’nın sol tarafında Babakale, onun önünde de Yunanistan’ın Midilli Adası var. Buralarda her yaz 5 ay dalıp sünger çıkardım. İşverenlik yaptım. Vurgun yemememi babamdan aldığım derslere borçluyum” dedi.



SÜNGER ŞEYTANDIR, AÇ GÖZLÜLÜK YAPARSAN İNSANI YER
Denizle oyun olmayacağını, en küçük bir yanlışın insanın hayatına mal olacağını belirten 101’lik delikanlı şunları söyledi: “Yeteri kadar dalıp derinlere inmişsin ama yerini bilmen lazım. O kadar derinlerdeyken bir metre ötedeki süngeri görüp almaya kalkarsan vurgunu yersin. O sünger şeytandır yer insanı. Aç gözlülük adamı götürür. Her şeyi bilerek ve bilinçli yaparsan sıkıntı yaşamazsın. Yunanistan’da fazla daldım desem yalan olur. Rodos’a gezmeye gittiğim zaman oralarda zevk için daldım. Teknesi olan torunla(Zafer) Sömbeki Adası’na (Symi) çok gelip gittim. Gençlik yıllarımda abimin teknesi vardı ve onunla Yunan adalarına gider gelirdik. Şu anda zaten kapandı adalar gitmek mümkün değil.”

 

55 SENE KALAFAT İŞİ YAPTIM, HALA DA YAPIYORUM
Hasan Karayiğit, süngercilik, kaptanlık, balıkadamlık yaptığını, balık ağı örmesini de çok iyi bildiğini belirterek, “Hani o top sahalarında fileler vardır. Onları da örmeyi beceririm. Teknelerin kenarlarına süs olsun diye ağ ördürürler. Onları çok iyi yapardım. Teknelerin kalafat işlerinde de aşağı yukarı 55 sene çalıştım. Pamuğu büker demirle tokmakla tahta aralarına yerleştirirsin. Kalafatlama  ahşap yatlar için çok önemlidir. Tahtaların arasını kapattığı için kaplama tahtalarının birbirlerini sıkarak oynamasını da önler. Bunun için de düzgün ve dikkatli yapılmalıdır. Her armuz (Gemilerde güverte ve borda kaplama tahtalarının aralarındaki boşluk) arasına göre farklı kalınlıkta kalafat demiri kullanılır ve kalafat yapılırken armuzların bozulmamasına çok dikkat edilmeli. Bunu yanlış yaparsan tekne biter. Bu çok önemli bir meslektir. Sargının kuru olması çok önemli. Sargıyı iyi yapmak şart. Çünkü dıştan birbirini bulan ama içten açık armuzlara kalafat tutmaz. Sargıda armuzlar sargının dışında hafif aralık, fakat içeriye doğru kapalı olmalı. Bunları ancak gerçek bir usta yapabilir. Bu yaşımda ve hala kalafat yapabiliyorum” diye konuştu.


KAZIM GÜLEK’İN İŞLERİNİ YAPTIM

Mustafa Kemal Atatürk'ün talimatıyla siyasete girerek CHP’de1947’de Hasan Saka Kabinesi'nin en genç bakanı olarak Bayındırlık Bakanlığı'na, 1948’de de Ulaştırma Bakanlığı'na getirilen Kasım Gülek’in işlerini de yaptığını belirten Karayiğit şunları söyledi:
“Usta gemici olduğum için Gülek ailesinin teknelerini hep ben götürüp getirdim. Bakımlarını sürekli ben yaptım. Hatta bir seferinde teknesini kendisine teslim edip Marmaris’e geri dönecektim beni göndermeyip 3 gün evinde ağırladı. Çok hoş sohbet birisiydi. Çok iyi bir insandı. Büyükle büyük, küçükle küçük olurdu. Hiç zorda bırakmadı beni. Çok ekmeklerini yedim. Allah rahmet eylesin.”

DENİZLERDE HEP İTİBAR GÖRDÜM

Kaptanlık yaptığı zamanlar kontrollerde komutanların kendisine sürekli teşekkür ettiğini ve kontrollerde ‘Geç kaptan, yolun açık olsun’ dediklerini de hatırlayan Karayiğit, “Ben yelkenli de kullandım. Böyle ufak çalkantılı, kimsenin denize çıkmak istemediği havalar bana vız gelirdi. Yeter ki motor yesin. İstediğim yere giderdim. Gözüm karaydı. Daha karşıdan üçerlemeyi (rüzgarlı havalarda denizde oluşan ve peş peşe gelen üç büyük dalga) gördüğüm zaman teknenin yolunu kesip dalgalara usturuplu girer çıkardım. Yollu girince bir dalar, iki dalar üçüncü dalgada tekneyi alır aşağıya. Suyu alınca tekne dengesini kaybedip bayılır. Kaptanlık kolay değil, mesuliyetli bir iş. Dolmuş tekneciliği yaptığımda 20-30 kişi doldurursun tekneye. Tek sorumlu sensin. Ona göre hareket etmen gerekir. Çocuklu aile tekneye bindiği an ‘Çocuğunuza sahip çıkın, bir şey olursa sorumluluk kabul etmem’ diyerek orada herkesi kendime şahit ederdim” ifadelerini kullandı.



İNSANLIK, İNSANA İNSAN KAZANDIRIR
İnsanlığın çok önemli olduğunu, misafirperver olmak gerektiğini de sözlerine ekleyen Hasan Karayiğit, “İnsansan sen de insan kazanırsın. Baba nasihati ‘Kuru ekmeğini bile ihtiyacı olanla paylaş’ lafını hiç unutmadım. Sen birinin altına kıl kilim serersen o zamanı gelir sana döşek serer. Bunları Atatürk’ten duyduk. Benim hanım başkasının düğününe gelenlerden bile 20 kişiye kadar olanına bakardı. Yemeklerini yapardı” dedi.

 

ŞU ANDA GÜNLÜK NELER YAPIYOR?
Sabahları çok erken kalktığını da sözlerine ekleyen Karayiğit, “Her gün mutlaka yürürüm. Havalar soğuksa kendime dikkat ederek yürürüm. Hala evin ufak tefek alış verişlerini yaparım. Torunlar gelir, onlarla otururuz. Evin içinde 15 kişiye kadar oluruz. Bizde sohbet boldur. Elim ayağım tutuyor. Soba odunu lazım olunca kimseye bırakmam, ben kırarım. Elim ayağım tutuyor. Daha biz ölmedik. Bahçeyle uğraşırım. Teknelere kalafat yapmaya giderim” diye konuştu.

 

SÜLALENİN HEPSİ GEMİCİ
71 yaşındaki oğul Salih Karayiğit restorancılıktan emekli. Teknecilik yaptığını, Bozburun’da yat turizminin çoğalmasında etkin rol oynadığını söyleyen Salih Karayiğit, “Restoran işindeyken İngiltere’den bir şirket ile anlaştım bana her hafta turist getirdiler. Turizme hizmet verdim, iyi para kazandım. Benim 2 çocuk 4 torunum var. Biz buralarda organik yaşıyoruz. Eti, tavuğu, yumurtası, sebzesi her şeyi kendimiz yetiştiriyoruz” dedi.

 

 DEDE VE BABASI GİBİ DENİZCİLİKLE UĞRAŞIYOR
Torun Zafer Karayiğit de dede ve babası gibi denizcilikle uğraşıyor. 51 yaşındaki torun Karayiğit, turizm ve yat işletmeciliğiyle uğraşırken balıkçılık da yaptığını belirterek, “8-10 yaşlarında denize başladım. İtalya, İspanya ve İspanya’ya kadar denizden gittim. Ege ve Akdeniz’i komple gezdim. Deniz ürünlerinin yanı sıra her şey doğal besleniyoruz. Mavi yolculukta televizyona çıkan ünlülerden çok fazla gezdiriyorum” şeklinde konuştu.

 

TORUN ÇOCUĞU GİZEM DE KAPTAN
Torunun çocuğu 27 yaşındaki Gizem Karayiğit Ünlü de dördüncü kuşak ve gemici belgeli, yat kaptanlığından mezun. Gizem Ünlü şöyle konuştu: “Dedem Salih, kayın pederim Salih, kardeşim Salih ve şimdi de oğlum Salih. 4 Salih arasında yaşıyorum. Yat kaptanlığı okudum. Gemicilik belgem var. Doğduğumdan ve kendi bildiğimden beri denizdeyim. Yıllardır önce babamın teknesinde sonra da eşimin teknesinde gemicilik yaptım. Salih doğduğundan yani 4,5 yıldan bu yana artık evdeyim. Denize ara verdim ama çok özlüyorum. Oğlum Salih’in de kaptan olmasını istiyorum. Biz kaptanlarda macera eksik olmaz. Dalgası, fırtınası eksik olmaz. Gelen misafirlerle olsun sürekli macera yaşarız. Denizden korkmam ben de büyük dedem gibi gözü karayım.”


Editor : Mustafa SARIİPEK (Yayın Danışmanı)
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER