ÇEVRE

DATÇA MUÇEP: BU YAT LİMANI DATÇA’YI BOZAR

  Datça'da yapılması planlanan yat limanı projesine karşı çıkan Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Datça Meclisi, mahkeme önünde protesto düzenleyerek projenin çevresel zararlarını vurguladı.

DATÇA MUÇEP: BU YAT LİMANI DATÇA’YI BOZAR
15-02-2025 13:58
15-02-2025 14:09
MUĞLA

Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Datça Meclisi, Datça’da inşa edilmesi planlanan yat limanı projesine karşı mahkeme binasının önünde basın açıklaması yaparak protesto düzenledi. 30 Ocak 2024’te Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından "Yap-İşlet-Devret" modeliyle başlatılan projeye, çevre duyarlılığı taşıyan gruplar tepkili. Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu kararının ardından, Datça’nın doğasını ve ekosistemini olumsuz etkileyeceği gerekçesiyle MUÇEP, Muğla Büyükşehir Belediyesi ve Datça Belediyesi dava açmıştı.

Projenin çevresel etkilerinin tartışıldığı mahkeme süreci devam ederken, protestoya katılan çevreciler, yat limanının Datça’nın eşsiz doğal yapısına geri dönülemez zararlar vereceğini belirtti.

 

EKOLOJİK DENGE BOZULMASIN

Yapılan basın açıklamasında, limanın bölgedeki ekolojik dengeyi bozacağı ve yerel halkın yaşam alanlarını tehdit edeceği vurgulandı. Datça halkı ve çevre aktivistleri, projeye karşı kararlı bir şekilde mücadelenin süreceğini ifade edilerek, “Datça Bir Özel Çevre Koruma Bölgesidir. Koruma Bölgesi olarak ilan edilmesinin nedeni henüz bozulmamış doğal ve kültürel özellikleri dolayısıyla gelecek kuşaklara, çocuklarımıza miras kalması içindir. Bu liman, Datça’nın doğal yaşamına zarar verecektir. Datça’da Liman yapılmakta olan Azganlı mevkii, Akdeniz’de Uluslararası Sözleşmelerle korunan, tüm gezegenin havasını temizleyen,  oksijen sağlayan deniz çayırlarının, beslenmek için kıyılara gelen soyu tükenmeye yüz tutan Akdeniz fokları gibi hayvanların da yatağıdır. Limanla birlikte birçok nadir bulunan canlı yaşam biçimi giderek yok olacaktır. Liman bölgesi olarak seçilen yerde yapılan kazı çalışmaları, binlerce yıllık anıt mezarları, korunması gereken müşterek kültürel değerlerimizi tahrip etmektedir” ifadelerine yer verildi.

 DATÇA SU FAKİRİDİR

Açıklamanın devamı şöyle: “Bu liman su kaynaklarımızın israfına neden olacaktır. Seçilen yer yasal mevzuatla korunan zeytinliklere, ekim alanlarına yakındır. Bu dikim alanları yapım sırasında aşırı tozdan zarar görmektedir. Liman yapıldığında işgal edilen deniz ve kıyı sistemini yerel halk kullanamayacaktır ve hatta yarın kentin o bölgesi tıpkı daha önceki başka liman bölgelerinde olduğu gibi yerel halkın ulaşamayacağı alanlar haline gelecek, mutenalaşacaktır.  Yerel halk giderek kıyılarından,  denizinden, plajından, yerinden yurdundan olacaktır. Bilindiği gibi Datça aynı zamanda bir deprem bölgesidir, seçilen yerde yapılan dolgu üstünde ağır ve hareketli yük taşıyacak olan ve üstünde insanların dolaşacağı rıhtım, bir deprem bölgesinde olacak şey değildir. Yukarıda sadece birkaçını saydığımız bu zararları, daha sayfalarca çoğaltmak mümkündür.”

 BUNCA ZARAR-ZİYANA DEĞER Mİ?
“İktidarla yakın ilişki içindeki dar bir çevrenin daha çok ve daha çabuk para kazanmak için Datça dahil Akdeniz kıyılarına göz diktiğini görüyoruz, yaşıyoruz.” İfadelerinin ardından, “Aynı çevreler, Datça’nın barındırdığı doğal güzellikleri, azalmış farklı yaşam alanları ve kültürel özellikleri ile nadir bir yerleşim alanı olduğunu ya da Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bizzat kendi kurumları tarafından Datça’yı bir bütün olarak özel(likli) çevre koruma bölgesi ilan ederek koruma altına aldığını unutuyor ya da unutturmaya zorluyor. Paranın gücüne sahip bu dar sermaye çevresi, müşterek kültürel değerleri,  canımızı, yaşamımızı, yaşam alanlarımızı hiç umursamıyor. Varsa yoksa kazanacakları paraya bakıyor.

Bir kez daha söylüyoruz: Bu liman Datça’yı bozar, ülkeyi bozar, Akdeniz’i bozar. Yaşamımızı, yaşam alanlarımızı korumak üzere herkesin uğrayacağı zararları yüksek sesle seslendirmeye ve bu zararları engellemek üzere girişimlerimize devam edeceğiz” denildi.

 BU BİZİM İÇİN BİR ÖLÜM-DİRİM MESELESİDİR

Açıklamanın devamı şöyle: “Bu mesele sadece bizlerin değil, hepimizin meselesidir. Bu zararları sadece bizler dillendirmiyoruz. Geniş halk kesimlerinin, çeşitli siyasi partilerin, örgütlerin, yerel yönetimlerin ya da bilim insanlarının ya da uzmanların da görüşleri bunlar. Akdeniz’in başka kıyılarında da benzeri yat limanlarına karşı İzmirlilerden, Foçalılardan, Aydınlılardan, Bodrumlulardan, Marmarislilerden, Milaslılardan, Dalyanlılardan, Fethiyelilerden hatta ve hatta karşı kıyımızdaki Yunan Adalarından yaşanmış örnekler veriyoruz. Liman yapıldıktan sonra o limanların anlatıldığı kadar kente ve kentlilere ekonomik bir yarar getirmediğini, birçok deniz kentinde limanın işgal ettiği deniz kenarlarına artık yerel halkın inemediği, denizle ilişkilerinin nasıl kesildiği, denizlerinin nasıl kirlendiği, ekolojik sistemin nasıl çöktüğü bir bir ortaya çıkıyor, bizzat oralarda yaşayanlar iş işten geçtikten sonra anlatıyor.”

 HERYERDEN TEPKİ YAĞIYOR

Açıklamada, bölgedeki yatçılar, balıkçılar ve çevreciler, yat limanının hem ekosisteme hem de yerel halka zarar vereceğini belirtiliyor. Tanınmış denizci-yazar Ali Boratav’ın da vurguladığı gibi, marinaların büyük yatırımcılar için kârlı olduğu, ancak küçük amatör denizciler için fayda sağlamadığını yazdığı da hatırlatıldı. Çevreciler, yat limanının yerel ekosistem, kıyılar, su kaynakları ve tarihsel dokular üzerinde olumsuz etkiler yaratacağını savunarak, Datça’nın korunması gerektiğini ve doğanın bozulmasına izin verilmemesi, Datça'nın doğal kalması gerektiğini söyledi.

 


Editor : Mustafa SARIİPEK (Yayın Danışmanı)
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER