
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Mehmet Kerem Karaca, genellikle tesadüfen tespit edilen aort anevrizmalarının sinsi seyrettiğini belirterek, "Yılda bir tomografi ile kontrol edilerek balonlaşmada genişlemeyi takip etmek gerekiyor" dedi.
Mersin Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görevli Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Mehmet Kerem Karaca, Kalp Sağlığı Haftası dolasıyla kalp ve damar sağlığının önemine dikkat çekti. Dünyada ölüm nedenlerinin başında halen ilk sırada kalp ve damar hastalıklarının yer aldığını belirten Karaca, "Yılda yaklaşık 18 milyon insan bu hastalıklar nedeniyle hayatını kaybediyor. Ülkemizde de aynı şekilde ölümlerin yüzde 30’u kalp ve damar hastalıklarına bağlı inmelerden ve kalp krizlerinden kaynaklanmaktadır" diye konuştu.
Son günlerde artan kalp krizi vakalarına değinen Karaca, "Kalp ve damar hastalıklarının gelişiminde düzeltilebilir faktörlerimiz var. Bunların başında gelen hareketsiz yaşam, obezite, yoğun tütün kullanımı gibi durumlar kalp ve damar hastalıklarının gelişiminde çok ciddi zemin hazırlamaktadır. Bunun yanında tansiyon yüksekliği, kolesterol yüksekliği, şeker hastalığı, en önemlisi genetik yatkınlıkları olanların 30 yaşından sonra yılda bir defa kalp ve damar hastalıkları yönünden muayene edilmesi gerekmektedir" dedi. "Sinsi seyretmektedir"
Halk arasında aortun normal boyutundan daha fazla genişlemesi nedeniyle ’balonlaşma’ olarak bilinen aort anevrizması hakkında da bilgi veren Karaca, "Aort damarı ile ilgili gördüğümüz en çok hastalıklardan biri bu damarın genişlemesidir. Karın boşluğu içerisinde de olabilir, göğüs boşluğu içerisinde olabilir. Yerleşim yerine göre belirtiler verebilir. Ama çok spesifik, bu hastalığa özgü belirtiler yoktur. Genellikle tesadüfen tespit edilir ve sinsi seyretmektedir" diye konuştu.
Aort damarının kalpten çıkıp bütün beyin ve iç organları beslediğini ifade eden Karaca, şöyle devam etti:
"Aort damarında kireçlenme ve yüksek tansiyona bağlı gelişen balonlaşma dediğimiz anevrizmalar olabilmekte. Daha çok erkeklerde ve 50 yaş üzerinde görülür. Bir de yaygın damar kireçlenmesi ve yüksek tansiyon var ise görülme sıklığı artmaktadır. Çok bariz bir belirtisi yoktur, sinsi seyreder ve çoğu da zaten tesadüfen tespit edilmektedir. Yerleşim yerine göre eğer var ise belirtiler verebilir. Mesela karın boşluğu içerisinde ise belli belirsiz bir karın ağrısı, ondan sonra kabızlıklar yaşanabilir. Göğüs boşluğu içindeki kısımda da oluşabilir. Buna bağlı da atipik çok tarif edilemeyen göğüs ağrıları veya sırt ağrıları ile ses tellerine giden sinirleri de içerisine almışsa ses kısıklığı veya öksürük, hıçkırık şeklinde de kendini gösterebilmektedir." "Hastalık tespit edilen kişi yaşam tarzını değiştirmeli"
Genetik yatkınlık, genetik bağ doku hastalıkları olanlarda aort anevrizmasının görülme sıklığının arttığına dikkat çeken Karaca, "Genetik olarak tanısı konmuş bir bağ doku hastalığı var ise o hastaların ailesinin diğer fertlerinin muhakkak taramadan geçirilmesi gerekir. Hastalığın tespitinin ardından müdahale gerektirmeyecek boyutlarda ise kesinlikle tansiyonunun kontrol altına alınması gerekiyor. Nabzı düşürmek için kalp ilaçlarının muhakkak kullanılması gerekiyor. Bunun yanında sigara içiyorsa kesinlikle bırakması gerekiyor. Kolesterol yüksekliği var ise bunun da tedavi edilmesi gerekiyor. Asıl iş yine hastaya düşüyor. Yaşam tarzını kesinlikle değiştirip, bunun ölümcül bir hastalık olduğu bilincinde olup buna göre tedbirlerini alması gerekiyor. Yılda bir de tomografi ile kontrol edilerek balonlaşmada genişlemeyi takip etmek gerekiyor" diyerek sözlerini tamamladı..
HABER KAYNAĞI : İHA
Editor : Haber Merkezi