Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde (SEAH) bir gecede 3 hastaya böbrek nakli gerçekleştirildi. 67 yaşındaki anne, 14 yıldır tedavi gören 41 yaşındaki kızı için hiç düşünmeden böbreğini verdi. Yeni hayatlarına kavuşan hastalar ise organ naklinin önemine değindi.
Açıldığı günden beri yaklaşık 250 kişiye umut olan SEAH Organ ve Doku Nakli Merkezi, bir gecede 3 hastaya böbrek nakli gerçekleştirdi. Bu çerçevede İstanbul’da beyin ölümü gerçekleşen bir kişinin organlarının alınması için yola çıkan SEAH Organ Nakli Ekibi, titiz çalışmaları neticesinde iki hastaya umut oldu. SEAH’ta böbrek hastalığı sebebiyle tedavi gören İbrahim Bahçivancı (29) ve Mehmet Turgay Yıldırım Oğuz (47) beyin ölümü gerçekleşen kişinin, Kübra Siyer (41) ise annesinin böbreği ile hayata yeniden tutundu. Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fatih Altıntoprak, SEAH Organ ve Doku Nakli Merkezi Genel Müdürü Prof. Dr. Hamad Dheir, Böbrek Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Necattin Fırat, Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Fehmi Çelebi, Doç. Dr. Emrah Akın, Organ ve Doku Nakli Koordinatörleri Gülercan Şenel ve Emine Şentürk’ten oluşan Sakarya Organ Nakli Ekibi tarafından gerçekleştirilen 6 saatlik ameliyat sonrasında 3 kişi adeta yeni hayatlarına merhaba dedi. "Her şey evlatlar için"
İlk hamileliğinde böbrek hastalığı olduğunu öğrenen 41 yaşındaki Kübra Siyer, 14 yıllık tedavi sürecinin ardından diyaliz işlemlerine başlanacağı sırada 67 yaşındaki annesi Gülşen Özbay’ın böbreğini bağışlamasıyla hayata tutundu. Aynı odada kalan anne ve kızı şimdi taburcu olduktan sonra yaşayacakları güzel günlerin hayalini kuruyor. Kızı için hiç düşünmeden böbreğini veren anne Gülşen Özbay, "Kızımın uzun süredir böbrek rahatsızlığı vardı ve tedavi görüyordu. Bu aşamaya gelince ben böbreğimi vereceğimi söyledim ve kızım sağlığına kavuşacak. Çok zor dönemler yaşadı ben her zaman kızımın yanındaydım. Ben kızımın hep destekçisiydim şimdi böbreğimi verince daha da güzel destek oldum. Her şey evlatlar için teklifsiz bir şekilde ben böbreğimi verdim" dedi. "Annem benim için büyük bir şans, ikinciye can verdi"
Annesi tarafından bağışlanan böbrek sayesinde hayata yeniden tutunan Kübra Siyer, "İlk oğluma hamile olduğum zaman da meydana geldi. Değerlerimdeki protein kaçağı ile başladı. Ben doğumdan sonra biraz ihmal ettim kontrollerimi ve iyi hissettiğim için gitmedim. Yumurtalık sancısıyla acile gittiğim zaman değerlerimde bozulmalar tespit edildi ve 14 senedir tedavi altındaydım. En son durumda diyalize girecektim ama annem sağ olsun hiç teklif etmeden böbreğini verdi. Şu an değerlerim düzeldi daha da iyi olacağım. Annem benim için büyük bir şans, ikinciye can verdi. Ben babamı da böbrek hastalığından kaybettim ve ona da amcam vermişti. Bizim aile olarak organ bağışında çok hassasiyetimiz yüksek ama insanlarımız da bu konuda duyarlı olsun. Gerçekten çok muhtaç bir şekilde bekleyen insanlar var" diye konuştu. "Haftanın 3 günü diyalize giriyorsun nereye gidebilirsiniz ki"
İstanbul’da beyin ölümü gerçekleşen kişinin organlarıyla hayata yeniden tutunan İbrahim Bahçivancı ise, "7 sene önce başladım diyalize herhangi bir sorun yoktu ve gidip geliyorduk. Şimdi daha da iyi olacağım, nakil olduk. Bu duyguyu anlatamam mutluluktan uçtuk diyebilirim uzun bir süredir bu anı bekliyordum. Diyaliz 4 saatimizi alıyordu ve hastaneden çıktığımda halsiz kalabiliyordum. Plan yapmak istiyor insan ama haftanın 3 günü diyalize giriyorsun nereye gidebilirsiniz ki? Bu engel oluyordu. Kısa zamanda herkes sağlığına kavuşsun organ bağışı benim hayatımı kurtardı" şeklinde konuştu. "Yoğun ve yorucu oldu ama yaşanan mutluluğu görünce bütün yorgunluğumuza değdi"
Böbrek Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Necattin Fırat, "Biz merkezimizde canlıdan nakiller yapıyorduk ağırlıklı olarak. Bunun sebebi kadavra bağışının ülkemizde maalesef çok fazla olmaması. Anneden, kızına bir nakil yapmayı planlıyorduk, o gün İstanbul’dan kadavra bağışı çıktı. Tabi kadavradan nakil, daha özellikli bir nakil ve burada bir zamanla yarışma durumunuzda oluyor. Buradan İstanbul’a kendi ekibimizle gittik nakil yapmaya. Hastaneye döndüğümüzde ilk olarak planladığımız anneden, kızına canlı nakili gerçekleştirdik. Daha sonrasında da kadavradan nakil için hazırlamış olduğumuz böbrekleri takmak için operasyona başladık. Gayet güzel, başarılı bir süreç geçirdik. Bu süreç bizim için yoğun ve yorucu oldu ama sonrasında yaşanan mutluluğu görünce bütün yorgunluğumuza değdi" ifadelerini kullandı. "Uzun, stresli bir maraton"
Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emrah Akın ise, "İstanbul’daki kadavra böbreğinin alınması ile birlikte yaklaşık 16-17 saatlik bir süreci yönettik. Toplamda ameliyathane hemşirelerimiz, asistan doktorlarımız ile birlikte yaklaşık 17 kişilik bir ekibimiz var. Kadavralardan böbreklerin alınması ile birlikte toplamda 5 operasyonu başarılı bir şekilde gerçekleştirdik. Hastalarımızın genel durumları şuanda iyi. İdrarları çıkmaya başladı. Uzun, stresli bir maraton. Burada ‘bir insanı yaşat ki, devlet yaşasın’ mottosu ile fedakarlık yapan insanların gayretleri sonucu inşallah şifa kaynağı olacağız bu hastalarımıza. Bu işin içerisinde olmak yorucu ama beraberinde çok büyük bir manevi tatmini de içeriyor. Umalım, bundan sonraki hastalarımıza da örnek olur ve daha fazla insana şifa kaynağı olmaya yol açar" dedi.
HABER KAYNAĞI : İHA
Editor : Haber Merkezi