
Sağlıklı bir oruç sürecine yönelik değerlendirmelerde bulunan Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Yüksel Altuntaş, "İftarda kısım kısım yemek gerekiyor, özellikle de tatlılardan uzak durmak gerekiyor. Ramazan’da uzun süre aç kalan bir insanda yemekten sonraki tatlılar var olan metabolik sıkıntıyı artırabilir. Yediğimiz gıdaların kana yavaş karışması için salatayla başlamak lazım, daha az kilo alır, daha az sarsıntı yaşarsınız, kan şekerini daha az yükseltiyor. Salata, çorba, ana yemek, meyve, tatlıyı ancak tadımlık öneriyorum, olmazsa olmaz değil" dedi.
Ramazan Ayı’nda vatandaşların iftar ve sahur süreçlerinde tükettikleri besinler önem taşıyor. Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Yüksel Altuntaş ve Uzman Diyetisyen Çiğdem Dönmez Ramazan Ayı’nda beslenme, kronik rahatsızlığı bulunan kişilerde oruç süreçleri gibi konulara yönelik bilgi verdi. Uzmanlar, tatlı ve su tüketimiyle ilgili konuşurken tok tutacak besinlere yönelik tavsiyelerde bulundu. "Özellikle tatlılardan uzak durmak gerekiyor"
Hastaların oruç tutma konusunda hekimlerine danışarak hareket etmesi gerekliliğini yeniden vurgulayan Prof. Dr. Yüksel Altuntaş, "Bazı hastaların oruç tutmasında sıkıntı olabiliyor özellikle bazı diyabetik hastalar, inme riski olan, susuz kalmaması gereken hastalar, bazı kalp damar hastaları, hipoglisemik olan yani düşük şekerli olan, açlığa tahammülü olmayan insanların oruç tutmasında sıkıntı olabilir. Kimler kesin tutamaz; Tip-1 diyabet dediğimiz günde 4 kez insülin kullanan diyabetikler asla oruç tutamaz. Ağır, kontrolsüz ve diyabete bağlı komplikasyonları olan diyabetlilerin oruç tutmasını önermiyoruz. Hem sıvı almadıkları hem öğün atladıkları için bir sıkıntı olabiliyor. Karbonhidratlı yani şekerli ve unlu gıdalar acıktırır, özellikle sahurda acıktırmayan bir beslenmenin olması gerekiyor. İftarda hızla yemek yiyip de kan şekeri yükselip sonra düşmesi de bazı insanlarda yemek sonrası bir sarsıntı yapabilir. Kısım kısım yemek gerekiyor, özellikle de tatlılardan uzak durmak gerekiyor. Ramazan’da uzun süre aç kalan bir insanda yemekten sonraki bu tatlılar var olan metabolik sıkıntıyı artırabilir" ifadelerini kullandı. "Gıdaların kana yavaş karışması için salatayla başlamak lazım"
İftarın su ile açılmasının ardından yiyeceklerin tüketim sırasına yönelik değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Altuntaş, şöyle konuştu: "Biz çorbayla başlarız ama kilo almamak ve yediğimiz gıdaların kana yavaş karışması için salatayla başlamak lazım. Salatayla başladıktan ve bitirdikten sonra ana yemeğe geçmek yediğiniz öğündeki besinlerin kana karışmasını geciktirir. Daha az kilo alır, daha az sarsıntı yaşarsınız. Özellikle diyabetik hastalar, kilolu insanlar ve kalp damar hastalarında bu hızlı akşam yemeğinden sonraki yük ciddi şekilde sıkıntı olabiliyor. Belki mutfak geleneğimize aykırı, biz ne yapıyoruz; çorba içiyoruz, ana yemek, arada salata yiyoruz sonra tatlı yiyoruz. Aslında bu sıra şöyle olmalı; salatayla başlamak lazım, salata posa olduğu için salatadan sonra yiyeceğiniz öğünün kana karışmasını geciktirir. Biz kana yavaş karışan yemekleri daha çok seviyoruz. Daha az, yavaş, geç karışan yemekler kan şekerini daha az yükseltiyor, daha az insülin salgılanıyor ve daha az kilo aldırır. Mutlaka salatayla başlamak lazım, sonra çorba, ana yemek, meyve, tatlıyı da ben ancak tadımlık olarak öneriyorum, olmazsa olmaz değil. Kronik böbrek hastalığı olanlar, ÜRE(Proteinlerin metabolizması sonucu oluşan bir atık üründür)’si yüksek olanlar sıkıntı olabilir, onların asla tutmaması gerekir. Sahurda acıktırmayacak bir beslenme programının olması gerekiyor. Daha dengeli, yüksek kalorili olmayan, makul bir beslenme, iftar ve sahur olması gerekiyor. Siz sahurda pilav yerseniz bu ciddi bir yük olur hem insülin hormonunu uyarsınız hem kan şekerini yükseltirsiniz, acıkırsınız. Daha hafif kahvaltılık, salata, posa gibi sebze ağırlıklı, beyaz peynir, domates, salatalık, yumurta gibi çünkü protein tokluk hissi verir. Acıktırmaz ve de kilo aldırmaz. Kimlerin oruç tutup tutmayacağı konusunu lütfen hekimlerle konuşsunlar" "İftarda en önemli mevzu; sürece yaymak"
Sahurun atlanmaması gerektiğini belirten Uzm. Diyetisyen Çiğdem Dönmez, "Mutlaka sahur yapılmalı, sahurda bütün gün tok tutacak protein içeriği yüksek, sağlıklı yağ seçeneklerinin olduğu, kahvaltı öğünlerini önerebiliriz. Tuzsuz seçenekler tercih edilmeli çünkü çok uzun hem aç hem de sıvı alamayacağımız süreler olacak. Örneğin; tuzsuz peynirler, bol lifli yiyecekler, tokluk sinyallerimiz açısından yumurta güzel seçenekler olacaktır. İftarda en önemli mevzu; zor olduğunu biliyorum ama sürece yaymak. Çorba, salata ikilisi çok güzel bir ikili. Etin, tavuğun kontrollü miktarda olduğu yanında biraz sebzenin olduğu salata, fırın sebze ya da haşlanmış sebze olarak tüketilebilecek öğünler tercih edilebilir. Tatlı kısmı ise iftardan sonra belki birkaç ara öğün şeklinde yapılabilir. Şerbetli tatlılar değil ama az şekerli sütlü tatlılar tercih edilebilir. Şerbetli tatlılar haftada birkaç kez belki kontrollü, az miktarda tadına bakarak tüketilebilir. Hekimlerine mutlaka önceden danışmalılar çünkü tutamayacak hasta gruplarımız var. ‘Hiç pide tüketilmesin demek’ çok yapıcı bir yaklaşım olmaz, kontrollü pide tüketimi olabilir" dedi. "Sahur yapmadan oruç tutmak bireyleri çok zorlayabilecek bir durum"
Sözlerini sürdüren Dönmez, "Hem sahur hem iftar için tüketilmeyecek bazı besinler de var, susama hissini uyandıracak çok tuzlu besinlerden uzak duracağız. Bunlar; turşu, salamura besinler, tuz içeriği yüksek besinleri mümkünse tüketmeyeceğiz. Diğer yandan şeker içeriği çok yüksek olan besinler de daha çok acıkmamıza sebep olacak. Lütfen çok yağlı, kızarmış yiyeceklerden uzak duralım. Egzersiz tabi ki hayatımızın her noktasında olduğu gibi Ramazan Ayı’nda da olabilir sadece hekimlerimizin de önerisiyle birlikte iftardan, çok yoğun bir öğün sonrası çok yoğun bir fiziksel aktivite yapmak, kalp yüküne birazcık hasar verecektir. Ramazan Ayı’nda da bağırsak sağlığı çok önemli, bu yüzden yeterince sıvı alımına, lifli besin tüketimine çok özen göstermeliyiz. Lütfen iftar ve sahur arasında günlük 2-2,5 litre suyu tamamlamaya özen gösterelim. Yumurtayı uzun tokluk için önemsiyoruz, sahurda en çok tüketilecek alternatiflerimizden biri, süt, yoğurt keza öyle hem sahurda hem iftarda günde birkaç porsiyon kadar tüketilmeli. Sahur yapmadan oruç tutmak, gece uyanmamak bireyleri çok zorlayabilecek bir durum olabiliyor. Vücudu halsiz bırakabilir, yeterince sıvı alınmamasına sebep olabilir. Çok uzun bir açlıktan sonra hemen doymak istiyoruz, yemeklere saldırıyoruz ama bu çok sağlıklı bir durum değil" diye konuştu.
HABER KAYNAĞI : İHA
Editor : Haber Merkezi