
İki su testisi iki elinde İsmet İnönü Caddesini boydan boya geçti. Koca pınara geldi. Şöyle bir o yana bu yana baktı “sevdiği canının içi” hangi kahvede idi. Eli ayağı titremeye başladı.
-İşte işte
Bir anda düşüp bayılacaktı.
-Dur rezil olmayayım elaleme
Toparlandı. Bir koşu pınarın içerisine girdi Şarıl şarıl akan sudan iki testisini de doldurmaya başladı.
Ama gözü hep ondaydı. Marmaris’ in en güzel kızının gözü en delikanlısında idi. Testiler doldu. Dolmasına doldu ama onun kalbi hala oradaydı.
-Ah bir baksa bir baksa .
Yeter di aşkına uçarak gidecekti evine. Osu zaten buz gibi, bir solukta bir testiyi içecekti. Yüreği yine de serinlemezdi.
Xxxx
Bu aşk evliliğe dönüştü mutlumu mutlu yaşandı. Çocuklar oldu.
-Aslanım yiğidim ahh çabuk gitti.
Önceleri her gün mezarlığa gidip dualar okuyordu.
-Huuu komşu etme tutma giden geri gelmiyor. Sen en iyisi Perşembe akşam üzeri ziyarete git, hem daha sevap oda senin bu kadar yorulmanı istemezdi.
Çok zordu çok. Perşembe akşamlarını iple çeker koşa koşa şehir mezarlığına gider bildiği bütün duaları okurdu. Dini bayramlarda ayrıca ikindi namazı bitip el ayak çekilince koşarcasına elinde mersin dalları ve çiçeklerle
-Ben geldim bayramın mübarek olsun.
Son ramazan bayramın da önünden ihtiyar bir adam çıktı. Yanına yaklaştı.
-Hanım hanım mezarlıktasın şöyle başını kapasan. Dinimizde mezarlığa açık başla girilmez. Başını ört ört.
-Ahh hoca efendi benim beyim beraber gezerken hiç başımı örttürmedi. Şimdi başı bağlı yanına gidersem beni tanıyamaz. Hadi sen yoluna ben yoluma.
İhtiyar başını önüne eğdi yürürdü.
-Ben geldim ben geldim başım açık tanıdın değil mi beni? Ahhh aslanım gönlümün kralı canımın canı yanına yatıncaya kadar bu aşk bu heyecan bitmeyecek.
Yanık sesiyle “sensiz geçen günlerim”