Bir telefon numarasını ezberledikten sonra kaç yılda unutulur bilen var mı?
Yıllarca bir numarayı ezbere bilen var mı?
Bazen kendi numaramı söylerken şüphe ediyorum doğru söyledim mi diye.
Yıllar sonra telefonumu ezbere bildigini ve hiç unutmadığını söylediğinde gerçekten sevildigimi hissetmek ruhumu okşuyordu. On yıllar girmişti ve uzun yollar ve insanlar girmişti aramıza ama ezbere bilinen ve hiç unutulmayan telefon numarası değildi belki sevindiren. Onca yıl hiç görüşmeden konuşmadan sevilebilir miydi bir insan?
Bilmeden sevildiğimi bilmeden yaşamıştım. Bir gün, bir şüpriz sarsarcasına salliyordu beni, inanmak çok güçtü ama böylesine güzel sevmişti beni sevmedi sandığım o kayıp kişi.
Hiç bir iz yoktu, kayıptı sanki hiç sohbet etmemiş gibi silinmişti bazı konular, yıllar süpürüp götürmüştü sanki yaşanan o büyülü yaşanmışlıkları, beyin unutmuş beden tanımayacaktı nerdeyse, inanmak öylesine imkansızdı böylesine derin sevildiğime. Sevilmiştim işte şok gercekten var yalan oldugunu sandığım ne varsa mucizevi bir şekilde akılda kalıp hep hatırlanıp sevilmiştim işte nasıl olurdu böyle bir mucize ama olmuştu işte.
Dokunmadan görmeden, duymadan sevebilir mi insan sevmişti işte. Gözyaşlarım gülüşlerim söylediğim her şey daha dün söylemişim gibi aklındaydı. Benim unuttuğum her şeyi o hatırlatıyordu tek tek, bir bir. Bu kadar güzel sevilebilir miydi bir insan?
Gerçeği ters düz ediyordu bütün söyledikleri, değerleri ve onca etrafındaki kalabalık ordu nasıl olmuşda unutturamamıştı bizi. Böyle güzel bir dili geliştirmenin zor olduğu sayılı kişilerin bulunduğu insan listesinde tutuklu bir kalp durana kadar birine ait olabilir miydi?
Böyle bir mucize mümkun mü?
İnanmazdım enlere inanan biri olarak. Oluyormuş demek uzaklarda yakın duygular beslenirmiş dokunmadan görmeden ve konuşmadan sevilebiliyormuş demek.
Nasıl bir mucize ve ödüldür ki!
Her gün hatırlandığını ve unuttuğun birinin kalbini ısıtmak ve gülümsemesine neden olmak.
İnsan kendisini yakıştıramıyor böylesi bir sevgiye. En parlak döneminde ve okadar sevilen her gittiği yerde kucaklanan saygiyla ağırlanan biri nasıl olur da böyle sevebilirdi.?
Uzaklardan korumuş, kendini yaka yaka nasıl bir sabırla sevmişti?
Mucizelere inanmazdım, saniyenin onda biri demişti, saniyenin onda biri yetmişti ona sevmek için. Inanmamıştım oysa ben etrafı okadar kalabalık insan ordusuyla yasayan biri nasıl olurda saniyenin onda birine saplanıp kalırdı yıllarca.
Ispat edilmeseydi inanmazdım elbet, inkar edilemeyecek gerçekler haykiriyordu kulamlarima.
Olmustu işte sevilmiştim uzaktan yıllarca görünmeden duymadan ve bilmeden.
İnandım ki bir kalp gerçekten sevince görmeden duymadan ve dokunmadan yıllarca sevebiliyor ve varlığını olanca ağırlığı ile taşıyabiliyormuş.
Geldiğim noktaya taşımıştı beni acılarım kaybettim sandiklarım kazanımlarım olmuş meğer ben bilmeden. İçimdeki derin boşluğu bir sevgi kuyusu kazıp susuzluğumu gideren her geçen gün suları yükselterek sevgi denizinde yüzdüren o derin sevgiymiş meğer hiç bilmeden sevildiğimi. Boğulacaksam şimdi boğulmalıyım işte böylesine derin ve güzel bir sevgi denizinde.
Sevilmişim yıllarca bilmeden ve şimdi biliyorum ve bütün korkularimdan kurtularak olanca cesaretim ile ben de aynı duygular içinde sonsuzluğa ulaşmak istiyorum.