Koronavirüs aşağı, Koronavirüs yukarı üç haftadır bizi ev hapsine tıkan, ne olduğu tam da belli olmayan bu melanetle yatıp kalkıyoruz. Gazete yazıları, TV programları, radyolar hepsi ondan bahsediyorlar. Adını anmak istemediğim, büyütülmüş şeklini zehirli denizanasına benzettiğim bu yaratığı gündemden çıkarmak için yazı konusunu biraz mizaha dönüştürüp aklımca ona fazla değer vermemeyi düşlerken TV’lerin ana haber bültenlerinde dünya için olsun, ülkemiz için olsun ölen insanların sayısının her gün artışı tadımızı bozuyor.
Günlük gazetelerde okuyoruz. Diğer adı Covid-19 olan bu virüsün bizim gibi yaşları 65 ve daha yukarı olan erkeklerde daha tehlikeli olduğu yazılıp, söyleniyor. Uzmanlar bunun nedenini erkeklerde X ve Y kromozonları varken kadınlarda çift X kromozonu olmasına bağlıyorlar. Dolayışıyla kadınlar bağışıklık yönünden daha avantajlı görünüyorlar. Uzmanlar, “Bu nedenle erkeklerin anılan virüse karşı bağışıklıkları kadınlara nazaran daha az, bu yüzden erkek ölümleri kadınlara nazaran en az %20 daha fazla” deniliyor.
Çocukluğumda Babam bakkal ve tekel bayii olduğu için her kesimden amca, dayı, ağabey dediklerimiz akşamüzeri bizim dükkâna gelirler, şarap, rakı veya bira içerler, sohbet ederlerdi. Biz de ağabeyimle okul sonrası dükkâna yardıma gelirdik. Hani duyduklarımıza göre kadınların daha çok dedikodu yaptıkları söylenir ya, amca, dayı, ağabeylerin yaptıkları dedi kodu değil, sanki ‘demedi kodu’ olurdu.,, .
Bir gün dükkâna gelen akşamcı büyüklerden birisinin zamansız vefatı akşam sohbetinin ana konusuydu. Arkadaşının vefatına çok üzülen bir amca söz alarak şunları söyledi. “Ben her zaman şunu bilir şunu söylerim. Biz erkekler kadınlardan az yaşıyoruz. İşte Marmaris bunun kanıtıdır. Dul kadın dolu, nerede bizim Ahmet, Osman, Hamdi vd. arkadaşlarımız. Bir de karılarına bakalım. Adamlar öldükten sonra kadınlar diriliyor, gençleşiyorlar arkadaş”. Bu defa diğer bir dayı söz alarak şunları söylüyor. “Arkadaşımızın dediği doğrudur. Kadınlar yedi canlıdır, kedilere benzerler. Damdan düşseler ayak üstüne düşer, bir şey olmazlar. Biz erkekler koca öküze benzeriz. Bir yattık mı bir daha kalkamayız”. Hepsi beraber gülüşerek kadeh tokuşturur, ağızlarını, burunlarını silerek evlerine dönerler. Kadın kocasını eve gelişte karşılar. Adam karısına “Yiyecek nen var hanım” der. Bu defa Kadın kocasına “Zıkkımın kökü var, et mi alıvdın, balık mı, ben ne pişirecektim. İçmeyi düşüneceğine evine gündüzden bir şey alırsın, ben de yaparım, şimdi olanı yer geçersin” der…
Hürriyet Gazetesinde Sayın Ertuğrul Özkök kadınlara nazaran erkeklerin daha az yaşaması ve erken ölmelerini üç nedene bağlamış. “Erkekler daha çok sigara içiyorlar, erkeklerin kromozon ve gen yapısı farklı bir bağışıklık yapısı içeriyor, erkekler ellerini daha az yıkıyor”. Belli ki o da mizahi takılmış. Burada mesele yalnız sigara değil, alkolde eklenebilirdi. Tabii ki bu değerlendirmeye aradaki yaş farkı da katılmalıdır. Örneğin ben eşimden 7 yıl, babam annemden 10 yıl yaşlıydı. Haliyle kadınların o yaş farkı nedeniyle normalde eşinden sonra öleceği genelde normaldir. Ancak tüm bu faraziyelere rağmen madem ‘korona mizah’ yapıyoruz, dişi korona virüslerin erkekleri tercih etmelerinin de biz erkekler için dezavantaj olduğudur. Ama onlara olan hıncımızı bizimle beraber toprağa gömmekle alırız. Okurlar buna,”Bir çeşit züğürt tesellisi” veya b.k yoluna gitti Niyazı diyebilirler… Sözün özü: Evde kalalım, temas yok, ellerimizi yıkayalım, güçlü olalım, bu düşmanı yenelim.
Erol Uysal 11 Nisan 2020
