
PSİKANALİTİK İNCELEMELER: Yazar makalelerde Freud’un ve Freud sonrası psikanalistlerin psikanaliz kavramlarını çalıştırarak onları klinikte nasıl canlı tuttuğunu gözler önüne seriyor.
//
UNUTMA BENİ APARTMANI: Kırk üç yaşındayken gelen beklenmedik bir telefonla annesinin sesini ilk kez duyan ve bu garip konuşmanın gölgesinde geçmişin labirentlerinde gezinmeye koyulan Süreyya’nın hikâyesi bu.
//
KATİLİMİ TANIYORUM- TÜRKİYE’DE KADIN KIRIMI: “Katilimi Tanıyorum” bize kendi hikâyemizi anlatmakla kalmıyor, kaderimizi değiştirmemiz için öneride de bulunuyor. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü.
//
MRS. DALLOWAY’İN PARTİSİ: Kendi türünü seven bu iki kişi birbirlerinden nefret ederek, onlara bu acı dolu, bu yanılsamaları yıkan geceyi yaşatan bütün bir ev dolusu insandan nefret ederek ayağa kalktı ve tek kelime etmeden sonsuza dek ayrıldı
//
YAPAY ZEKÂ: GÜCÜN İKİ YÜZÜ: Felaket senaryolarını ortaya atmak kolay ama esas mesele yapay zekâ çağında bu yeni teknolojik gelişmeleri fırsat olarak görmekten geçiyor.
//
BİR DİLENCİDEN ARTA KALAN: Sokakların acımasız gerçekleri ve dostlukla sınanan yüreklerin sımsıcak hikâyesi…
İşte o kitaplar;
//
Psikanalizin klinik bakış açısından yaklaşan 14 makale
BELLA Habip’ten PSİKANALİTİK İNCELEMELER- Resim Sanatı, Edebiyat, Sinema Analizi ve Toplumsalın Klinikteki İzdüşümleri. Yazar eğitim psikanalisti ve süpervizörü. Paris Psikanaliz Cemiyeti (SPP) ve Uluslararası Psikanaliz Birliği (IPA) üyesidir. Kitap yazarın 2018-2023 yılları arasında seminer, konferans, makale, panel vb. vesilelerle kaleme aldığı metinlerden oluşan bir derleme. Her biri farklı temalara işaret etse de hepsi konusuna psikanalizin klinik bakış açısından yaklaşan 14 makale, “Sanat ve Edebiyat” ve “Toplumsalın Klinikteki İzdüşümleri” adlı iki bölümde toplandı. Bilinçdışının işleyişini ve yaşamın farklı alanlarındaki çeşitli tezahürlerini ele alan bu metinler klinik bakış açısının sadece hasta başında ya da bir psikanaliz seansında geçerli olmadığını, sanatta, edebiyatta, gündelik hayatta ve toplumsal hayatta da anlam kazandığını göstermeyi hedefliyor. 192 SAYFA.
(YAPI KREDİ YAYINLARI)
Ölüler artlarında teselli veren tatlı hatıralar bırakır
NERMİN Yıldırım’dan UNUTMA BENİ APARTMANI. “Kendim çok günahsızmışım gibi sana ceza kesebilir miyim?” Hayatını hayalet yazar olarak sürdüren Süreyya, bir yandan kayıplar üzerinden inşa ettiği geçmişini sorgularken, bir yandan da kimliğini gizleyerek yazdığı romanlarla bambaşka hayatların içine sızıyor... O hayatlara yepyeni hikâyeler biçerse, kendi hikâyesini de temize çekecek, ruhundaki boşlukların nedenini bulacakmış gibi... Çağdaş Türk edebiyatının güçlü kalemlerinden yazarın ilk romanı olan kitap, Süreyya’nın hayatı ekseninde yakın Türkiye tarihinin de sayfalarında gezinirken, zengin karakterleri ve sağlam hikâye örgüsüyle bizlere şu soruyu sorduruyor: Kırık dökük bir geçmişin gölgesinde yaşarken hatıraları onarmak, hiç değilse geleceğe inanmayı başarmak mümkün mü? Ölüler artlarında teselli veren tatlı hatıralar bırakır. Oysa kaybolandan geriye tek kalan, dünü, bugünü ve yarını yutup yok etmeye yeminli, devasa bir şüpheler girdabıdır. Bu girdabın laneti bir kez dile geldi mi sadece giden değil, kalanlar da kayıplara karışır. 504 SAYFA.
(EVEREST YAYINLARI)
Yaşadığımız yüzyılın ayıbı olan kadın kırımı
SİNEM Nazlı Demir’den KATİLİMİ TANIYORUM- TÜRKİYE’DE KADIN KIRIMI. Emine “Elimi kolumu bağlayıp kafamı duvara vurarak bayıltırdı. Sonra soğuk suyun altına sokup bayıltırdı.” Yağmur ‘“Bizimkisi namus meselesi, anca ölüm bizi ayırır,’ diyordu.” Fatma “Çırılçıplaktım. Kemerle öyle bir dayak yedim ki. Acıyı hissetmedim.” Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği Genel Sekreteri Fidan Ataselim, şiddete uğramış kadınların ve lgbt+’ların, nefret cinayetleri ve kadın cinayetleri ile aramızdan ayrılmış olanların yakınlarının mücadelesinin sesini bu kitaptaki satırlardan duyacaksınız. Çok tanıdık gelecek size kimisi, kimisine belki de ilk kez tanık olacaksınız. Korkmayın. Yalnız değilsiniz. Derin Yoksulluk Ağı Kurucusu Hacer Foggo, yaralarını bastıra bastıra, başka yaralı kadınlara koşmaktır kadın olmak. Birlikte birbirimizin yaralarını bastırmadan, anlayalım diye yazmış sevgili Sinem Nazlı Demir. Anlayalım ki, saralım. Saralım ki iyileşelim. Bir daha izin vermeyelim… Gazeteci- Yazar Barış Terkoğlu, Sinem Nazlı Demir, kadınların bu dünyada sınandığı cehennemi, onların kendi hikâyeleriyle anlatıyor. Sadece kuytu, karanlık bir köşede sanmayın. Kadınlar; şiddeti de istismarı da çoğu zaman sırtlarını döndüklerinden görüyor. İşte bu kitap ile yazar, size tüm gerçekliği ile yaşadığımız yüzyılın ayıbı olan kadın kırımını anlatıyor. 224SAYFA.
(A7 KİTAP)
Dalloway’inin altyapısını oluşturan yedi öyküsü
VİRGİNİA Woolf’ten MRS. DALLOWAY’İN PARTİSİ. Yazarın, modern romanın dönüm noktası sayılabilecek ünlü Mrs. Dalloway’inin altyapısını oluşturan bu yedi öyküsü zamanında farklı mecralarda yayımlandıktan sonra 1973’te bir araya getirildi. Parti öncesinde alışveriş yaparken, parti sırasında konukları birbiriyle tanıştırırken rastladığımız Clarissa Dalloway’in yanı sıra başka anlatıcılara, yani partinin konuklarına da kulak verdiğimiz bu öyküler birbirinden bağımsız okunabildiği gibi, bir arada bütünlüklü bir eser de oluşturuyor. “Bu kılıktan kılığa, kılıftan kılıfa girme ustasının sadece insanın türlü hallerini değil dünyadaki başka yaratıkları ve ‘varoluş biçimleri’ni de (ya da kendi tarifiyle ‘varoluş anları’nı) merak etmesi belki ondan bize kalan en esaslı mirastır.” Fatih Özgüven. 72 SAYFA.
(CAN YAYINLARI)
İnsanlık olarak keskin bir yapay zekâ virajındayız
ARDA Öztaşkın’dan YAPAY ZEKÂ: GÜCÜN İKİ YÜZÜ. Yapay zekâ çağında, insanlık tarihi ya bizim kontrolümüzde devam edecek ya da gelişkin yapay zekâ teknolojileriyle sürüklenecek. Tercih yine bizde, insanın kendisinde… İnsanlık olarak keskin bir yapay zekâ virajındayız. Bu, daha önceki hiçbir teknolojik kırılmaya benzemiyor. Bu virajı nasıl alacağımız tüm insanlık adına belirleyici olacak. Elbette tüm tartışmanın merkezine ortak fayda, etik, ahlak, vicdan, adalet gibi son derece kritik kavramları koyarak. Ve yine bu konuda kendi sorumluluklarımızın da farkında olarak... “Zekâsıyla dünyanın efendisi olan insandan daha zeki bir şeyin varlığında insanın varlığı ne ifade edecek? Bu kitapta yapay zekâ uzmanlarından çok filozofların isimlerinin yer almasının sebebi de bu.” M. Serdar Kuzuloğlu. 232 SAYFA.
(DESTEK YAYINLARI)
Sokakların acımasız gerçekleri
NURAY Gökdemir’den BİR DİLENCİDEN ARTA KALAN. Sence dostluk nedir? Sadece ekmeğini bölüşmek mi ya da dostunun derdiyle kederlenmek mi? Yoksa tüm hayal kırıklıklarına, kırgınlıklarına rağmen dostuna tutunup dostluğuna sahip çıkmak mı? Babasının ölümünden sonra ailesinin geçimini sağlamak için Berlin’e göç eden Denis’in yolu bir dilenci olan Oliver ve Maria ile kesişir. Denis, bu gizemli arkadaşlıklar sayesinde hem kendi iç dünyasını keşfeder hem de insanlık onurunun sınandığı bir şehirde hayatta kalmaya çalışır. Köydeki masumiyetten Berlin’in karanlık sokaklarına uzanan bu hikâye; dostluk, ahlaki değerler ve insan doğasının derinliklerinde kaybolan umutları anlatıyor. Her sayfasında sizi Denis’in içsel yolculuğuna, zor kararlarına ve kendi varoluşunu keşfetme çabasına ortak ediyor. 136 SAYFA.
(CERES YAYINLARI)