Mart ayında faaliyet başlar. Vitrinler değişir. Marangoz, demirci, boyacı bulmak zorlaşır. Binlerce dükkan 15 Mayıs’ hazır olmak için yarış halindedir. Turistler geliyor. Marmaris’in kapalı çarşısı, Atatürk heykelinden İçmeler yol başlangıcına kadar texktil, spor ayakkabı, çanta aralarda kuyumcu sıra ısra .Hepsi 15 mayıs için ilk turistler gelecek .
-Alışverişiniz bol olsun beyler.
-Sağol abi
-Busene nasıl?
-Nisan dada İngilizler gelcekmiş? Bide bayram iyi gecicek heralde
-Hayırlı işler…
Bir ümit bir bekleyiş sürüp gidiyor.
Mayıs geldi.
-Nasıl durumlar
-Bunlarda iş yok bunlar “her şey dahil” ucuzcular bunlardan iş olmaz.
-Eeee…
-Bayram yakın bide haziran kalabalığı olur iş olur.
Haziran da bitti bitiyor. Birden caddeler azaldı. Havalar sıcak ancak kordonda gezenler.
-Nasıl geçiyor?
-Bayram bitti iş bitti Temmuz, Ağustos, Eylül hayırlısı.
Beklentiler hep öte. Birde Avrupa şampiyonası hergün üç maç. Çarşıların iyice tadını kaçırıyor.
O gün tek maç seyrettikten sonra saat 21:00’de dışarı çıktım. Evden çarşı çok yakın. Hemen eski kemik Ali’nin kahvesinin yanından kapalı çarşıya girdim . Yol boyunca tekstilciler ,spor ayakkabıcılar, hediyelik eşya dükkanları ve dışarda tabureler , taburelere oturmuş müşteri bekleyen tezgahtarlar. Önümde bir İngiliz başını sağa çeviriyor
-Yes plaese
-Sit sit!! I am just looking…
Başını sola çeviriyor.
-Sit sit!! Iam just looking…
Emme basma tulumba gibi dükkan sahipleri veya tezgahtarların biri kalkıyor diğeri oturuyor turist iki adımda bir dükkan sahibi bir umut tezgahtar bir hanut peşinde, turist kaçıyor…
Sonra turist baktı olmayacak iki elini ağzına doğru getirdi caddeye doğru
-Sit sit!!... Iam just looking
(Oturun, oturun ben sadece bakıyorum)